der
Abendhimmel
{sub}
{m}
|
güneş batışından birkaç saat sonrası gökyüzü
|
|
Achse der Ekliptik
{sub}
{f}
|
güneşin gökyüzünde izlediği yol ekseni
|
|
das
After-Sun-Produkt
{sub}
{n}
|
güneş banyosundan sonra kullanılan mamul
|
|
Akne solaris
{sub}
{f}
|
güneş sivilcesi
|
|
das
Aktinogramm
{sub}
{n}
[Aufzeichnung der Sonneneinstrahlung]
|
güneş ışınlarını kayıt eden alet
|
|
das
Aktinometer
{sub}
{n}
|
güneş ışınlarının kuvvetini ölçme sunii
|
|
die
Aktinometrie
{sub}
{f}
|
güneş ışınları ölçümü
|
|
aktinometrisch
{adj}
|
güneş ışınları ile ilgili
|
|
an der Sonne getrocknet
|
güneşte kurutulmuş
|
|
an der Sonne getrocknete Aprikosen
|
güneşte kurutulmuş kayısılar
|
|
auf der Sonnenseite
|
güneşli tarafta
|
|
auf Sonnenenergie umstellen
|
güneş enerjisine çevirmek
|
|
der
Augenschirm
{sub}
{m}
|
güneş siperi
|
|
der
Aventurinfeldspat
{sub}
{m}
[Sonnenstein]
|
güneş taşı
|
|
das
Backobst
{sub}
{n}
|
güneşte kızartılmış meyve
|
|
die
Baldachinobelkante
{sub}
{f}
|
güneşlik storu
|
|
bei einem Sonnenbrand
|
güneş yakmasında
|
|
das
Belichtungsmesser
{sub}
{n}
|
güneş ışınlarının kuvvetini ölçme sunii
|
|
besonnt
{adj}
|
güneşli
|
|
besonntes Zimmer
|
güneş alan oda
|
|
die
Besonnung
{sub}
{f}
|
güneş ışınlarına maruz bırakmak
|
|
die
Besonnungsanlage
{sub}
{f}
|
güneş ışınları tesisi
|
|
die
Blende
{sub}
{f}
|
güneşlik
|
|
die
Blendscheibe
{sub}
{f}
|
güneşlik
|
|
der
Blendschutz
{sub}
{m}
|
güneşlik
|
|
der
Brand
{sub}
{m}
|
güneş yakması
|
|
der
Brand
{sub}
{m}
|
güneş yanığı
|
|
die
Brandsalbe
{sub}
{f}
|
güneş yanığı kremi
|
|
braten
{v}
[bratete, hat gebraten]
|
güneş altında yanmak
|
|
braun
{adj}
[sonnengebräunt]
|
güneşten yanık
|
|
das
Braun
{sub}
{n}
|
güneş yanığı
|
|
braun von der Sonne
|
güneşten bronz
|
|
braun werden
{v}
[von der Sonne]
|
güneşte yanarak esmerleşmek
|
|
braun werden
{v}
|
güneşte yanmak
|
|
das
Bräunungsmittel
{sub}
{n}
|
güneş yağı
|
|
das
Darren
{sub}
{n}
[Getreide, Hopfen]
|
güneşte kurutmak
|
|
die Sonne scheint
|
güneş parlıyor
|
|
die Sonne steht tief
|
güneş alçak
|
|
die Sonne verdecken
|
güneşi kapatmak
|
|
die Sonne verfinstern
|
güneşi karartmak
|
|
die Sonne zieht die Planeten an
|
güneş gezegenlri çekiyor
|
|
Dämpfung durch Sonnenuntergang
{sub}
{f}
|
güneş batımıyla azalma
|
|
ein Kind der Sonne
|
güneşi seven kişi
|
|
ein Kind der Sonne
|
güneşi seven kişi
|
|
ein Platz an der Sonne
|
güneşte bir yer
|
|
das
Einbrennen
{sub}
{n}
|
güneş yakması
|
|
einbrennen
{v}
[ich brannte ein , ich habe eingebrannt]
|
güneşte yakmak
|
|
Einstrahlung auf die Erde
{sub}
{f}
|
güneşe maruz kalma
|
|
die
Ekliptik
{sub}
{f}
[Astronomie]
|
güneşin gökyüzünde izlediği yol
|
|
ekliptisch
{adj}
|
güneşin izlediği yola ait
|
|
es ist sonnig
|
güneşli
|
|
allgegenwärtige Sonne
{sub}
{f}
|
her zaman bulunan güneş
|
|
bedeckte Sonne
{sub}
{f}
|
kaybolan güneş
|
|
brennende Sonne
{sub}
{f}
|
yakıcı güneş
|
|
direkte Sonne
{sub}
{f}
|
doğrudan güneş
|
|
ein bisschen Sonnenschein
|
biraz güneş
|
|
ein wenig Sonne
|
biraz güneş
|
|
glänzende Sonne
{sub}
{f}
|
parlak güneş
|
|
heller Sonnenschein
{sub}
{m}
|
parlak güneş
|
|
künstliche Sonne
{sub}
{f}
|
suni güneş
|
|
leicht verschleierte Sonne
{sub}
{f}
|
hafif örtülü güneş
|
|
die
Nebensonne
{sub}
{f}
|
yalancı güneş
|
|
plötzlicher Sonnenschein
{sub}
{m}
|
ani güneş
|
|
röstende Sonne
{sub}
{f}
|
kızgın güneş
|
|
sengende Sonne
{sub}
{f}
|
yakan güneş
|
|
sinkende Sonne
{sub}
{f}
|
batan güneş
|
|
das
Sonnenrad
{sub}
{n}
|
yuvarlak biçimde tasvir edilen Güneş
|
|
strahlende Sonne
{sub}
{f}
|
ışın saçan güneş
|
|
tiefliegende Sonne
{sub}
{f}
|
alçalmış güneş
|
|
wahre Sonne
{sub}
{f}
|
gerçek güneş
|
|