an der Sonne getrocknet
|
güneşte kurutulmuş
|
|
an der Sonne getrocknete Aprikosen
|
güneşte kurutulmuş kayısılar
|
|
das
Backobst
{sub}
{n}
|
güneşte kızartılmış meyve
|
|
braun
{adj}
[sonnengebräunt]
|
güneşten yanık
|
|
braun von der Sonne
|
güneşten bronz
|
|
braun werden
{v}
[von der Sonne]
|
güneşte yanarak esmerleşmek
|
|
braun werden
{v}
|
güneşte yanmak
|
|
das
Darren
{sub}
{n}
[Getreide, Hopfen]
|
güneşte kurutmak
|
|
ein Platz an der Sonne
|
güneşte bir yer
|
|
einbrennen
{v}
[ich brannte ein , ich habe eingebrannt]
|
güneşte yakmak
|
|
gebräunt von der Sonne
|
güneşte bronzlaşmış
|
|
in der Sonne braten
|
güneşte yanmak
|
|
in der Sonne liegen
|
güneşte yatmak
|
|
knusprig braun
[ugs.: sonnengebräunt]
|
güneşte bronzlaşmış
|
|
lichtecht
{adj}
|
güneşten solmayan
|
|
lichtecht
{adj}
|
güneşten solmaz
|
|
das
Lichtschutzelement
{sub}
{n}
|
güneşten koruyucu eleman
|
|
der
Lichtschutzfaktor
{sub}
{m}
|
güneşten koruma faktörü
|
|
die
Lichtschutzklappe
{sub}
{f}
|
güneşten koruma kapağı
|
|
das
Lichtschutzmittel
{sub}
{n}
|
güneşten koruma maddesi
|
|
das
Lichtschutzpapier
{sub}
{n}
|
güneşten koruma kâğıdı
|
|
schwarzgebrannt
{adj}
|
güneşte yanmış
|
|
sich in der Sonne aalen
{v}
{ugs.}
|
güneşte sere serpe yatmak
|
|
der
Sonnenblocker
{sub}
{m}
|
güneşten koruyucu
|
|
die
Sonnenbräune
{sub}
{f}
|
güneşte yanma
|
|
das
Sonnenbräunen
{sub}
{n}
|
güneşte yanma
|
|
sonnengebräunt
{adj}
|
güneşten yanmış
|
|
sonnengereift
{adj}
|
güneşte olgunlaşmış
|
|
sonnengetrocknet
{adj}
|
güneşte kurutulmuş
|
|
sonnengetrocknet
[an der]
|
güneşte kurumuş
|
|
der
Sonnenschutz
{sub}
{m}
|
güneşten korunma
|
|
das
Sonnenschutzdach
{sub}
{n}
|
güneşten koruyucu veranda
|
|
der
Sonnenschutzfaktor
{sub}
{m}
|
güneşten koruma faktörü
|
|
das
Sonnenschutzmittel
{sub}
{n}
|
güneşten koruyucu malzeme
|
|
die
Sonnenschutzmittel
{sub}
{pl}
|
güneşten koruyucu malzemeler
|
|
das
Sonnenschutzrollo
{sub}
{n}
|
güneşten koruyucu kepenk
|
|
die
Sonnenschutzrollos
{sub}
{pl}
|
güneşten koruyucu kepenkler
|
|
der
Sonnenschutzschirm
{sub}
{m}
|
güneşten koruyucu şemsiye
|
|
das
Sonnenschutzöl
{sub}
{n}
|
güneşten koruyucu yağ
|
|
sonnenverbrannt
{adj}
|
güneşte yanmış
|
|
sonnverbrannt
{adj}
|
güneşte yanmış
|
|
von der Sonne
|
güneşten
|
|
von der Sonne braun gebrannt sein
{v}
|
güneşte yanarak bronzlaşmak
|
|
von der Sonne geblendet
|
güneşten etkilenmiş
|
|
von der Sonne weg gehen
{v}
|
güneşten kaçınmak
|
|
wettergegerbt
[Haut]
|
güneşte çok bronzlaşmış ve kırışıklı
|
|
prall
{adj}
[in der ~en Sonne]
|
kızgın güneşte
|
|