19 direkte Treffer gefunden für: Suç


77 indirekte Treffer gefunden für: Suç

Deutsch Türkisch
die Allantiasis {sub} {f} sucuk, salam, sisis gibi gıdalar yoluyla oluşan zehirlenme
allantoid sucuk şeklinde
als Helfershelfer dienen suçluya yardımcı olarak görev yapmak
als Täter verdächtig sein suçlu olarak süpheli olmak
als unschuldig befunden suçsuz olduğu saptandı
am Pranger suçlu teşhir direğinde
am Pranger stehen suçlu teşhir direğinde olmak
anflicken {v} [Umhgangssprachlich] suçunu başkasına atmak
angeklagt wegen Beihilfe [er, sie, es ist~] suç işlemeye yardımdan davalı
die Angeklagte {sub} {f} suçlandırılan
die Angeklagte {sub} {f} suçlanmış
die Angeklagte {sub} {f} suçlu sanılan
der Angeklagter {sub} {m} suçlandırılan
der Angeklagter {sub} {m} suçlanmış
der Angeklagter {sub} {m} suçlu sanılan
angeschuldigt suçlanan
die Angeschuldigte {sub} {f} suçlanan
die Angeschuldigte {sub} {f} suçlandırılan
der Angeschuldigter {sub} {m} suçlandırılan
anhängen {v} [hängte an, hat angehängt] suç yöneltmek
die Anklage {sub} {f} [Juristisch] suç isnadı
die Anklage {sub} {f} suç isnat etme
die Anklage {sub} {f} suçlama
anklagen {v} [klagte an, hat angeklagt] suçlamak
anklagen {v} [klagte an, hat angeklagt] suçlandırmak
die Ankreidung {sub} {f} suç yükleme
das Anschuldigen {sub} {n} suçlama
anschuldigen {v} suçlamak
anschuldigend {adj} suçlayarak
anschuldigend {adj} suçlayan
anschuldigend {adj} suçlayıcı
der Anschuldiger {sub} {m} suçlayıcı
die Anschuldigung {sub} {f} suçlama
die Anschuldigungen {sub} {pl} suçlamalar
Anschuldigungs- suçlama-
anstellen {v} [stellte an, hat angestellt] suç işlemek
Anwalt des Beklagten {sub} {m} suçlunun avukatı
die Attrition {sub} {f} [Justiz] suç işlenmesi sonrası ceza alma korkusuyla duyulan pişmanlık
Auf die Ergreifung des Täters stehen 10 000 Euro Belohnung suçlunun yakalanması için on bin Avro bahşiş kondu
auf frischer Tat [rechtswissenschaftlich] suçüstü
auf frischer Tat ertappen {v} suçüstü yakalamak
auf frischer Tat ertappt suçüstü yakalandı
auf frischer Tat ertappt werden {v} suçüstü yakalanmak
aufbuckeln {v} [buckelte auf, hat aufegbuckelt] suç atmak
aufbürden {v} suç yamamak
aufbürden {v} suç yükleme
Aufbürdung {v} suç yamama
die Aufbürdungen {sub} {pl} suç yüklemeler
aufmutzen {v} suçlamak
aus einer Schuld entlassen {v} suçunu affetmek
ausgefressen haben {v} suç işlemiş olmak
abscheuliches Verbrechen {sub} {n} fena suç
absichtliches Vergehen {v} kasıtlı suç
das Affektdelikt {sub} {n} [Psychologisch] duygusal suç
das Affektdelikt {sub} {n} [Psychologisch] fevri hareket sonucu işlenen suç
der Alkoholdelikt {sub} {m} alkolün etkisiyle işlenilen suç
das Alkoholdelikt {sub} {n} alkol etkisi altında işlenen suç
das Amtsdelikt {sub} {n} resmi suç
das Antragsdelikt {sub} {n} takibi şikâyete bağlı suç
das Auslandsdelikt {sub} {n} yabancı memlekette işlenen suç
das Bagatelldelikt {sub} {n} kolay suç
das Bagatelldelikt {sub} {n} önemsiz suç
das Begehungsdelikt {sub} {n} fiili suç
das Begehungsdelikt {sub} {n} icrai suç
die Begleittat {sub} {f} müterafık suç
die Briefschuld {sub} {f} belgelerle ispatlanmış suç
das Dauerdelikt {sub} {n} mütemadi suç
das Dauerdelikt {sub} {n} sürekli suç
das Dauerverbrechen {sub} {n} mütemadi suç
das Disziplinarvergehen {sub} {n} [rechtswissenschaftlich] disiplin cezasını gerektirici suç
das Erfolgsdelikt {sub} {n} neticeli suç
Erfolgsqualifiziertes Delikt {sub} {n} müterakki suç
Erfolgsqualifiziertes Delikt {sub} {n} netice yönünden ağırlaşmış suç
die Eventualschuld {sub} {f} olası suç
das Fahrlässigkeitsdelikt {sub} {n} taksirli suç
die Faktion {sub} {f} büyük suç
feste Schuld {sub} {f} kesin suç
0.006s