13 direkte Treffer gefunden für: Ölen


62 indirekte Treffer gefunden für: Ölen

Deutsch Türkisch
Anzahl der Todesopfer {sub} {f} ölenlerin sayısı
aussegnen {v} [bei Christen] ölen kişiye son dini işlemi yapmak
bis zum Tode ölene kadar
der,die verstorbene,r Geliebte ölen sevgili
verstorbene,r geliebte,r geliebter ölen sevgili
der liebe Verstorbene ölen sevgili insan
die Sterbenden {sub} {pl} ölenler
etwas bis zum Umfallen tun {v} {ugs.} ölene denk bir şeyin peşini bırakmamak
exhumieren {v} [rechtswissenschaftlich] öleni mezardan çıkarmak
Friss dich nicht zu Tode! ölene kadar yeme!
Gebet für Sterbende {sub} {n} ölenler için dua
die Haruspizes {sub} {pl} [(bei den Etruskern und Römern) Person, die aus den Eingeweiden von Opfertieren wahrsagt] ölen hayvanların organlarından fal bakması
Hass bis zum Tode {sub} {m} ölene kadar nefret
die Heimgegangene {sub} {pl} [geh.: der Tod] ölenler
die Hinterbliebenenfürsorge {sub} {f} ölen kişinin geride bıraktığı yakınlarına yapılan yardım
hinterbringen {v} ölen kişinin geride bıraktığı yakınlarına ödenen aylık
hinterlassene Werke ölen kişiden kalan eserler
das Leibgedinge {sub} {n} ölene dek bakma anlaşması
Liste der Gefallenen {sub} {f} ölenler listesi
mein verstorbener Vater ölen babam
meine verstorbene Mutter ölen Annem
die Nachlassenschaft {sub} {f} ölen birinden kalan mal-mülk
der Nekrolog {sub} {m} ölen biri hakkında yazılan yazı
Nieren verstorbener Menschen {sub} {pl} ölen kimsenin böbrekleri
ölend {adj} yağlayan
die Ölentgasung {sub} {f} yağın gazını alma
die Ölentschwefelung {sub} {f} yağı sülfürden arındırma
der Schatten {sub} {m} ölenin ruhu
die Sterbende {sub} {f} [weiblich] ölen bayan
das Tötungsopfer {sub} {n} ölen mağdur
Zahl der Todesopfer {sub} {f} ölenlerin sayısı
zu Tode ölene kadar
zu Tode foltern ölene kadar işkence yapmak
zu tode prügeln {v} ölene kadar dövmek
zu tode quälen {v} ölene kadar acı vermek
zu Tode trampeln {v} ölene kadar tekmelemek
abholen {v} [holte ab, hat abgeholt] alıp getirmek
abholen {v} [holte ab, hat abgeholt] alıp götürmek
abholen {v} [holte ab, hat abgeholt] gidip almak
abholen {v} [holte ab, hat abgeholt] karşılamak
abholen {v} [holte ab, hat abgeholt] teslim almak
abholen {v} [holte ab, hat abgeholt] toplamak
abholen {v} [jemanden ~ lassen] birini karşılatmak
abteilend {adj} bölen
das Abölen {sub} {n} yağlama
abölen {v} yağlamak
Akropolen yükseklerde kurulan şehir kaleleri
alles aus sich herausholen tüm gücünü kullanmak
alles herausholen {v} her şeyi çıkarmak
alles nachholen {v} her şeyi telâfi etmek
Angebot einholen {v} teklif almak
Angebote einholen {v} teklifleri toplamak
die Angstparolen {sub} {pl} korku parolaları
anholen {v} [holte an, hat angeholt] tiremola etmek
anholen {v} [holte an, hat angeholt] yelkenleri toplamak
anölen {v} yağlamak
Arbeitskräfte aus dem Ausland holen {sub} {pl} işçileri dış ülkeden getirmek
Atem holen {v} nefes almak
Atem holen {v} soluk almak
Atem holen {v} solumak
das Atemholen {sub} {n} nefes alma
aufholen {v} [holte auf, hat aufgeholt] bayrağı göndere çekmek
0.004s