Adaptation des Auges
{sub}
{f}
|
gözün adaptasyonu
|
|
Adaption des Auges
{sub}
{f}
|
gözün intibakı
|
|
die
Aderhaut
{sub}
{f}
|
gözün damar katı
|
|
die
Aderhautblutung
{sub}
{f}
|
gözün damar katı kanaması
|
|
die
Aderhautentzündung
{sub}
{f}
|
gözün damar katı iltihabı
|
|
der
Aderhautgeschwulst
{sub}
{m}
|
gözün damar katı kisti
|
|
Akkommodation des Auges
{sub}
{n}
|
gözün uzak ve yakın intibakı ayarı
|
|
die
Akkommodation
{sub}
{f}
[Med.]
|
gözün uzaklığı ve yakınlığı ayarlaması uyumu
|
|
anatomischer Bau des Auges
{sub}
{m}
|
gözün anatomik yapısı
|
|
anlügen
{v}
[log an, hat angelogen]
|
gözünün içine baka baka yalan söylemek
|
|
mit Argusaugen wachen
{v}
|
gözünü açmak
|
|
mit Argusaugen wachen
{v}
|
gözünü açarak uyanmak
|
|
auffallen
{v}
[fiel auf, ist aufgefallen]
|
gözüne çarpmak
|
|
aufpassen wie ein Schießhund
|
gözünü dört açmak
|
|
Augen offen halten
|
gözünü dört açmak
|
|
Augen und Ohren offen halten
|
gözünü dört açmak
|
|
Augen zu und durch
|
gözünü kapa geç
|
|
der
Augenhintergrund
{sub}
{m}
|
gözün arka cephesi
|
|
die
Augenhintergrunduntersuchung
{sub}
{f}
|
gözün arka cephesi muayenesi
|
|
der
Augenspiegel
{sub}
{m}
|
gözün içini muayene sunii
|
|
ausersehen
{v}
|
gözüne kestirmek
|
|
das
Äuglein
{sub}
{n}
|
gözün küҫük şekli
|
|
die
Äuglein
{sub}
{pl}
|
gözün küҫük şekilleri
|
|
bedrohen
{v}
[bedrohte, hat bedroht]
|
gözünü korkutmak
|
|
begaffen
{v}
|
gözünü dikip bakmak
|
|
bei jemandem verspielt haben
{v}
|
gözünden düşmek
|
|
beleidigen
{v}
[beleidigte, hat beleidigt]
|
gözüne batmak
|
|
blicken
{v}
[blickte, hat geblickt]
|
gözünü dikerek bakmak
|
|
das
Brechungsvermögen
{sub}
{n}
[Augenheilkunde]
|
gözün ışığı kırma yeteneği
|
|
den Blick abwenden
{v}
|
gözünü kaçırmak
|
|
Du übersiehst aber auch nichts, oder?
|
Gözünden hiçbir şey kaçmıyor, yoksa?
|
|
Dunkelanpassung des Auges
{sub}
{f}
|
gözün karanlığa adapte olması
|
|
einem die Augen öffnen
{v}
|
gözünü açmak
|
|
einen Blick auf etwas erhaschen
|
gözüne ilişmek
|
|
einschüchtern
{v}
|
gözünü korkutmak
|
|
die
Einschüchterung
{sub}
{f}
|
gözünü korkutma
|
|
erwachen
{v}
|
gözünü açmak
|
|
es mit jemandem verderben
{v}
|
gözünden düşmek
|
|
etwas im Auge haben
{v}
[wörtlich]
|
gözünde bir şey olmak
|
|
etwas im Visier haben
|
gözünü dikmek
|
|
etwas ins Auge fassen
{v}
|
gözüne kestirmek
|
|
etwas ins Auge sehen,blicken
{v}
|
gözünün içine bakmak
|
|
fixieren
{v}
[anstarren]
|
gözünü dikmek
|
|
frech
{adj}
[anlügen]
|
gözüne baka baka yalan
|
|
Halte deine Augen offen!
|
gözünü dört aç!
|
|
die
Hornhaut
{sub}
{f}
[Med.]
|
gözün kornea dokusu
|
|
Hornhaut des Auges
{sub}
{f}
|
gözün kornea tabakası
|
|
Ihm entgeht so schnell nichts
|
gözünden pek bir şey kaçmaz
|
|
im Augeninnern
|
gözün içinde
|
|
ins Auge sehen
{v}
|
gözünün içine bakmak
|
|
die
Intimidation
{sub}
{f}
|
gözünü korkutma
|
|