die
entgegensehen
{sub}
{f}
|
gelmesini beklemek
|
|
entgegensehen
{v}
|
gelmesini beklemek
|
|
entgegensehend
{adj}
|
gelmesini bekleyen
|
|
er hat kommen sollen
|
gelmesi gerekirdi
|
|
herbeiwünschen
{v}
|
gelmesini özlemle beklemek
|
|
herbemühen
{v}
|
gelmesini rica etmek
|
|
herbitten
{v}
|
gelmesini rica etmek
|
|
hinüberbitten
{v}
|
gelmesini rica etmek
|
|
kaum zu erwarten
[er, ist~]
|
gelmesi pek az olanaklı
|
|
rufen
{v}
[rief, hat gerufen]
|
gelmesini istemek
|
|
der
Willkomm
{sub}
{m}
|
gelmesinden memnun olma
|
|
das
Willkommen
{sub}
{n}
|
gelmesinden memnun olma
|
|
die
Affektion
{sub}
{f}
|
bir organın hastalıktan dolayı çalışmaz hale gelmesi
|
|
die
Akkretionsscheibe
{sub}
{f}
|
kosmik nesnenin dönen disk haline gelmesi
|
|
die
Ankylose
{sub}
{f}
[Med.]
|
eklemin oynaklığını kaybederek işlemez bir hale gelmesi
|
|
Auftreten einer Inkompatibilität
{sub}
{n}
|
uyumsuzluk husule gelmesi
|
|
Auftreten von Korrosion
{sub}
{n}
|
küflenme husule gelmesi
|
|
der
Blutsturz
{sub}
{m}
|
ağızdan kan gelmesi
|
|
Eintreffen der Ware
{sub}
{n}
|
eşyanın gelmesi
|
|
Eintritt des Schadens
{sub}
{m}
|
zararın husule gelmesi
|
|
die
Emergenz
{sub}
{f}
[Wissenschaftstheorie: bir sistemin elementlerinin birlikteliğinden ortaya çıkan, yeni özelliklerin meydana gelme imkanı]
|
önceden görülemeyen faktörlerin husule gelmesi
|
|
entgegenkommen
{v}
|
bir cismin karşıdan gelmesi
|
|
Erscheinen von Zeugen
{sub}
{n}
|
şahitlerin gelmesi
|
|
etwas erwischt jemanden
{v}
|
birinin başına bir şey gelmesi
|
|
etwas ist für jemanden chinesisch
{v}
|
bir şeyin birine çince gibi gelmesi
|
|
der
Familienzuwachs
{sub}
{m}
|
çocuk dünyaya gelmesi
|
|
das
Fernsehvideo
{sub}
{n}
|
nokta nokta resmin meydana gelmesi
|
|
die
Fälligkeit
{sub}
{f}
|
ödeme gününün gelmesi
|
|
die
Galaktorrhö
{sub}
{f}
|
emzirirken kadın göğsünden aniden süt gelmesi
|
|
die
Gemengelage
{sub}
{f}
[Zusammentreffen von sonst eher unzusammenhängenden Zuständen, Gegebenheiten]
|
her şeyin biraraya gelmesi
|
|
Gipfel der Lust
[Orgasmus]
|
bel gelmesi
|
|
herausbilden, sich
{v}
|
meydana gelmesi
|
|
Herkunft der Mittel
{sub}
{f}
|
kaynakların gelmesi
|
|
Herkunft des Gewinns
{sub}
{f}
|
kazanç gelmesi
|
|
Herkunft des Kapitals
{sub}
{f}
|
sermaye gelmesi
|
|
der
Kaltlufteinbruch
{sub}
{m}
|
soğuk hava gelmesi
|
|
die
Kritikalität
{sub}
{f}
[das Kritischwerden eines Reaktors, bei dem eine eingetretene Kettenreaktion nicht abreißt]
|
reaktörün zincirleme reaksiyona maruz kalmaması için kritik noktaya gelmesi
|
|
die
Nephrocalcinosis
{sub}
{f}
[Med.]
|
böbrek dokusunda çok sayıda kireçlenme odaklarının meydana gelmesi
|
|