10 direkte Treffer gefunden für: yiyecek


77 indirekte Treffer gefunden für: yiyecek

Deutsch Türkisch
Ablieferungspflicht von Nahrungsmitteln {sub} {f} yiyecek maddelerinin teslim görevi
das Alimentarius {sub} {n} yiyecek maddeleri emniyetine ait deyim grubu
Anlagen und Maschinen für Lebensmittelindustrie {sub} {pl} yiyecek maddeleri endüstrisi için tesis ve makineler
auf die Suche nach Futter und Wasser wanderten die Tiere in die Nähe des Dorfes yiyecek içecek aramak için hayvanlar köy yakınına gitmişlerdi
aushülsen {v} [hülste aus, hat ausgehülst] yiyecek kabuğunu soymak
Ausschuss für Nahrungsmittelhilfe {sub} {m} yiyecek yardım mkomisyonu
beim Lebensmittelhändler yiyecek maddeleri dükkânında
beliefern {v} [belieferte, hat beliefert] yiyecek vermek
bewirten {v} [bewirtete, hat bewirtet] yiyecek ikram etmek
brühen {v} yiyecek haşlamak
Direktion Lebensmittelschutz {sub} {f} yiyecek maddelerini koruma müdürlüğü
durch Lebensmittel übertragene Krankheiten {sub} {pl} yiyeceklerle bulaşan hastalıklar
einnehmen {v} [Tee, Mahlzeit] yiyecek icecek almak
der Ernährungsaufwand {sub} {m} yiyecek giderleri
die Ernährungswirtschaft {sub} {f} yiyecek içecek sanayii
die Esswaren {sub} {pl} yiyecekler
die Esßwaren {sub} {pl} [alt] yiyecekler
Faserstoffe in Nahrungsmitteln {sub} {pl} yiyecek maddelerinde elyaflı maddeler
die Fressalien {sub} {pl} {ugs.} yiyecekler
die Fressalien {sub} {pl} {ugs.} yiyecek maddeler
furagieren {v} yiyecek sağlamak
furagieren {v} yiyecek temin etmek
futtern {v} {ugs.} yiyecek tıkınmak
Haltbarmachung von Nahrungsmitteln {sub} {f} yiyecekleri dayanıklı yapma
in der Nahrung enthaltener Schadstoff yiyecekte olan zararlı madde
ingestieren {v} yiyecek almak
die Ingestion {sub} {f} yiyecek alma
jährliche Ausgaben für Lebensmittel {sub} {pl} yiyecek icecek için yıllık masraflar
knapp an Lebensmitteln yiyecek içecek az
knapp an Nahrungsmitteln yiyecek içecek az
der Knappsack {sub} {m} yiyecek çantası
das Lebensmittel {sub} {n} yiyecek maddesi
die Lebensmittel {sub} {pl} yiyecekler
Lebensmittel antauen lassen {v} yiyecek maddesinin buzunun çözülmesini beklemek
Lebensmittel einkaufen gehen {v} yiyecek satın almaya gitmek
Lebensmittel liefern {v} yiyecek servisi
Lebensmittel liefernd yiyecek servisi yapan
Lebensmittel spenden {v} yiyecek maddesi bağışlamak
die Lebensmittelabfälle {sub} {pl} yiyecek maddesi çöpleri
lebensmittelecht {adj} yiyecek maddeleri saklamaya uygun
lebensmittelechter- yiyecek maddeleri saklamaya uygun-
das Lebensmittelgeschäft {sub} {n} yiyecek(ler) satan dükkân
die Lebensmittelknappheit {sub} {f} yiyecek darlığı
liefert Lebensmittel [er, sie, es~] yiyecek maddesi gönderiyor
lieferte Lebensmittel [er, sie, es~] yiyecek maddesi göndermişti
die Maldigestion {sub} {f} yiyeceklerin vücutta parçalanamaması
mit Lebensmitteln handeln {v} yiyecek maddeleri ticareti yapmak
mit Lebensmitteln versorgen {v} yiyecek maddeleri tedarik etmek
mit Nahrung versorgen {v} yiyecek temin etmek
mit Proviant versorgen {v} yiyecek temin etmek
mit Speisen und Getränken versorgen {v} yiyecek ve içecek temin etmek
die Alltagskost {sub} {f} günlük yiyecek
die alternativkost {sub} {f} alternatif yiyecek
appetitliche Nahrung {sub} {f} lezzetli yiyecek
auserlesene Lebensmittel {sub} {pl} seçkin yiyecek
bearbeitetes Lebensmittel {sub} {n} işlenmiş yiyecek
das Beigericht {sub} {n} soğuk yiyecek
die Biokost {sub} {f} orgnik yiyecek
das Breifutter {sub} {n} pelte yiyecek
die Breikost {sub} {f} pelte yiyecek
der Brotaufstrich {sub} {m} ekmeğin üzerine sürülen yiyecek
der Brotbelag {sub} {m} ekmeğe sürülen yiyecek
die Buttermilchspeise {sub} {f} ayranlı yiyecek
die Delikatesse {sub} {f} lezzetli yiyecek
die Delikatesse {sub} {f} nefis yiyecek
die Delikatesse {sub} {f} tadı harika yiyecek
die Delikatessen {sub} {pl} lezzetli yiyecek
die Diabetikerkost {sub} {f} diyabetikli için yiyecek
das Ergänzungsfutter {sub} {n} ek yiyecek
das Erhaltungsfutter {sub} {n} yaşam koruyucu yiyecek
das Fastfoodessen {sub} {n} fast-food yiyecek
die Feinkost {sub} {f} lezzetli yiyecek
die Fertigkost {sub} {f} hazır yiyecek
feste Nahrung {sub} {f} katı yiyecek
die Festnahrung {sub} {f} katı yiyecek
fleischliche Nahrung {sub} {f} cinsi yiyecek
der Fraß {sub} {m} {ugs.} kötü yiyecek
0.005s