Keine direkten Treffer gefunden für: sağı

Deutsch Türkisch

77 indirekte Treffer gefunden für: sağı

Deutsch Türkisch
Achtbarkeits sagıdeğerlik
Bist du taub? sağır mısın?
die Blendfassade {sub} {f} sağır duvar
das Blendfenster {sub} {n} sağır pencere
die Blendmauer {sub} {f} sağır duvar
die Blindfassade {sub} {f} sağır duvar
den Ruf beschmutzen {v} sagınlığını lekelemek
die Fassung verlieren {v} [unkontrolliert handeln] sağı solunu bilmemek
du hast wohl keine Ohren? sağır mısın?
ein taubes Gefühl sağır bir duygu
ertauben {v} [selten] sağır olmak
ertauben {v} [selten] sağırlaşmak
ertaubt [er, sie, es ist~] sağırlaşmış
die Ertaubung {sub} {f} sağır olma
die Ertaubung {sub} {f} sağırlaşma
exakt {adj} sağın
Fassung verlieren {v} sağı solunu bilmemek
das Fingeralphabet {sub} {n} sağır ve dilsizler için kullanılır. Harfleri el işaretleri ile tarif etmek
die Fingersprache {sub} {f} sağır ve dilsizlerin el işaretleriyle anlaşma yöntemi
die Gebärdensprache {sub} {f} [Gehörlosensprache] sağır dili
Gehör verlieren {v} sağır olmak
gehörlos [Taub] sağır
die Gehörlosigkeit {sub} {f} [Taubheit] sağırlık
die Gehörlosigkeit {sub} {f} sağırlık
herumfeilen {v} [Text] sağı solunu eğeleyip durmak
herumgesucht [er, sie, es hat~] sağı solu aradı
herumstöbernd {adj} sağı solu karıştırip darmadağın eden
herumsuchen {v} sağı solu aramak
herumsuchend {adj} sağı solu arayan
herumtreten {v} sağı solu tekmelemek
der Juraviper {sub} {m} [Zoologie] sağıryılan
launisch sein {v} sağı solu belli olmamak
melkfähige Kuh {sub} {f} sağılabilen inek
die Melkkuh {sub} {f} sağılan inek
melkt [er, sie, es~] sağıyor
milchgebende Kuh {sub} {f} sağılan inek
die Milchkühe {sub} {pl} [Bestand] sağılan inekler
nach dem Rechten sehen {v} sağı solu kolaçan etmek
die Peristaltikpumpe {sub} {f} [Schlauchpumpe, Schlauchquetschpumpe] sağınımlı basaç
Peristaltische Pumpe {sub} {f} [Schlauchpumpe, Schlauchquetschpumpe] sağınımlı basaç
präzis {adj} sağın
die Präzision {sub} {f} sağınlık
Rechter Innenstürmer {sub} {m} sağiç
rechts verengte Fahrbahn {sub} {f} sağı daralan yol şeridi
rechts überholen {v} sağından geçmek
rechtsherum {adv} sağından
rückgewundener Faden {sub} {m} sağılmış iplik
der Sagitalschnitt {sub} {m} [Seitenansicht des Körpers] vücudun yan kesiti
sagittal {adj} [parallel zur Mittelachse des Körpers, zur Pfeilnaht des Schädels liegend] sehmi
sagittal {adj} oka benzer
sagittal {adj} oksu
das Ablaufverbot {sub} {n} boşaltma yasağı
das Abtreibungsverbot {sub} {n} kürtaj yasağı
das Abtretungsverbot {sub} {n} temlik yasağı
das Abwerbeverbot {sub} {n} ayartma yasağı
Abwerbungsverbot ayartma yasağı
abwärts {adv} baş aşağı
das Alkoholverbot {sub} {n} alkol yasağı
das Ammoniacum {sub} {n} [Dorema ammoniacum] Çadırkuşağı
die Ammoniakpflanze {sub} {f} çadıruşağı
das Analogieverbot {sub} {n} kıyas yasağı
das Anwendungsverbot {sub} {n} kullanım yasağı
das Arbeitsband {sub} {n} çalışma kuşağı
das Arbeitsverbot {sub} {n} yasağı
das Arbeitsverbot {sub} {n} çalışma yasağı
der Arrest {sub} {m} [Sicherung der Zwangsvollstreckung] dışarı çıkma yasağı
das Asbestverbot {sub} {n} asbest yasağı
der Atombombenteststopp {sub} {m} nükleer deney yasağı
der Atomstopp {sub} {m} atom yasağı
das Atomwaffenverbot {sub} {n} atom silahları yasağı
die Attraktionskreuzung {sub} {f} atraksiyon kavşağı
auf dem Kopf baş aşağı
das Aufenthaltsverbot {sub} {n} [Juristisch] oturma yasağı
die Aufnahmesperre {sub} {f} kabul yasağı
das Aufrechnungsverbot {sub} {n} takas yasağı
das Auftrittsverbot {sub} {n} sahneye çıkma yasağı
die Ausfuhrsperre {sub} {f} ihracat yasağı
0.004s