3 direkte Treffer gefunden für: Kos

Deutsch Türkisch
die Kos {sub} {f} bir Yunan adası
die Kesselpauke {sub} {f} [Musik] kös
die Pauke {sub} {f} [Musik] kös

77 indirekte Treffer gefunden für: Kos

Deutsch Türkisch
die Abbeizsalbe {sub} {f} kostik krem
der Abfahrtsläufer {sub} {m} koşucu
die Abfahrtsstrecke {sub} {f} koşu etabı
der Abfahrtsweg {sub} {m} koşu yolu
abgefast köşeleri kırılan
abgekantet köşeleri kırılmış
abgekantet köşeleri pahlanmış
abgekantete Leiste {sub} {f} köşeleri pahlanmış çıta
abgekantete Platte köşeleri şivlenmiş çıta
abgekragt köşesi kırık
abgerundet [Kante, Ecke] köşeleri giderilmiş
abgerundete Fase {sub} {f} köşeleri kırılmış pah
abgrasen {v} [graste ab, hat abgegrast] köşe bucak aramak
abhetzen {v} [hetzte ab, hat abgehetzt] koşturarak yormak
abhetzen {v} [sich] koşarak yorulmak
abjagen {v} [jagte ab, hat abgejagt] koşturarak yormak
abjagen {v} [sich] koşarak yorulmak
abjagend {adj} koşuşturan
abkragen {v} [kragte ab, hat abgekragt] köşe kımak
ablaufen {v} [sich] koşmaktan yorgun düşmek
abrennen {v} [rannte ab, ist abgerannt] koşarak geçmek
abrennen {v} [rannte ab, ist abgerannt] koşmak
abrennen {v} [sich] koşa koşa yorulmak
abrennen {v} [sich] koşmaktan yorulmak
die Abrennung {sub} {f} [rannte ab, ist abgerannt] koşarak geçme
die Abrenungsstelle {sub} {f} koşma yeri
abschirren {v} [beim Pferd] koşumunu almak
abschirren {v} [beim Pferd] koşumunu çıkarmak
abschirrte koşumunu almıştı
abspannen [Pferd] koşumunu çözmek
abspannen [Pferd] koşumunu çıkarmak
abätzen {v} [ätzte ab, hat abgeätzt] kostikle muamele etmek
abätzend {adj} kostikle işlemeye uygun
Achtung, fertig, los! koşuya başlama emri
die Akkretion {sub} {f} [Astronomie] kosmik nesnenin madde alıp büyümesi
die Akkretionsscheibe {sub} {f} kosmik nesnenin dönen disk haline gelmesi
am Laufen koşuda
das Amselfeld {sub} {n} Kosova
das Amselfeld {sub} {n} Kosova ovası
an der Ecke köşede
angelaufen kommen {v} koşa koşa gelmek
angelaufen kommen {v} koşar adımlarla gelmek
angerannt koşmuş
angerannt kommen koşarak gelmek
angeschirrt {adj} koşumlu
angetrabt kommen koşarak gelmek
angular {adj} köşeli
das Anlassventil {sub} {n} köşeli supap
der Anlauf {sub} {m} koşu
anlaufen {v} [lief an, hat angelaufen] koşmaya başlamak
anlaufend {adj} koşarak
Abschätzung des Kreditrisikos {sub} {f} kredi riskini tahmin etme
Änderung des Risikos {sub} {f} riskin değişimi
Beginn des Risikos {sub} {m} risk başlangıcı
Begrenzung des Risikos {sub} {f} riski sınırlama
Beschreibung des Risikos {sub} {f} risk tarifi
die Blindschleiche {sub} {f} babaköş
burschikos {adj} erkek Fatma
burschikos {adj} erkeksi kadın
Darstellung eines Risikos {sub} {f} risk anlatma
Diversifikation des Risikos riskin çeşitlendirilmesi
Ende eines Risikos {sub} {n} bir riskin sonu
Erhöhung des Risikos {sub} {f} riskin artışı
Erscheinungsform eines Risikos {sub} {f} bir riskin husule geliş şekli
Erst gehen, dann laufen önce yürü, sonra koş
die Fiaskos {sub} {pl} fiyaskolar
das Getuschel {sub} {n} fiskos
hoch viskos yüksek akıcı
hochviskos {adj} çok yapışkan
hyperviskös {adj} aşırı akışkan
Höhe des Risikos {sub} {f} risk yüksekliği
höherviskos {adj} daha yapışkan
die Kalikos {sub} {pl} kalikolar
die Kokos {sub} {f} [Naturwissenschaft] hindistancevizi
die Kokos {sub} {f} [Naturwissenschaft] koko
der Kokos {sub} {m} Hindistan cevizi
Modell des relativen Risikos {sub} {n} nispi risk modeli
0.004s