2 direkte Treffer gefunden für: öncel

Deutsch Türkisch
der Vorgänger {sub} {m} öncel
die Vorgängerin {sub} {f} [weiblich] öncel

51 indirekte Treffer gefunden für: öncel

Deutsch Türkisch
absonderungsberechtigter Gläubiger öncelik hakkı olan alacaklı
als Priorität öncelikli olarak
anfangs {adv} önceleri
die Anfänge {sub} {pl} önceleri
das Angeld {sub} {n} öncelik
angelegen {adj} [sich etwas angelegen sein lassen (gehoben, sich aus innerem Antrieb um etwas bemühen, kümmern] öncelikli
antizipieren {v} öncelemek
auf ein Vorrecht verzichten öncelik hakkından vazgeçmek
Auswahl bevorzugter Einstellungen öncelikli ayarları seçmek
Änderung der Prioritäten {sub} {f} önceliklerin değişimi
bevorrechtigt {adj} öncelikli
bevorrechtigte Forderung {sub} {f} öncelikli talep
bevorrechtigte Forderungen {sub} {pl} öncelikli talepler
bevorrechtigte Gläubiger {sub} {m} öncelikli alacaklı
bevorrechtigter Gläubiger {sub} {m} öncelikli alacaklısı
die Bevorrechtung {sub} {f} öncelik
bevorzugte Anrufnummer {sub} {f} öncelikle telefon edilecek numara
bevorzugte Behandlung {sub} {f} öncelikli tedavi
bevorzugte Einstellung {sub} {f} öncelikli ayar
bevorzugte Hand {sub} {f} öncelikli el
bevorzugte Lage {sub} {f} öncelikli çevre
bevorzugte Luftfracht {sub} {f} öncelikli hava transportu
bevorzugte Lüge {sub} {f} öncelikli yalan
bevorzugte Platzierung {sub} {f} öncelikli yer gösterme
bevorzugte Seen {sub} {pl} öncelikli göller
bevorzugte Sprache {sub} {f} öncelikli lisan
bevorzugte Stelle {sub} {f} öncelikli yer
bevorzugte Tätigkeit {sub} {f} öncelikli
bevorzugte Werte {sub} {pl} öncelikli değerler
bevorzugte Zahlen {sub} {pl} öncelikli sayılar
Bevorzugte Zahlungskarte benutzen {v} öncelikli kartı kullanmak
bevorzugte Zone {sub} {f} öncelikli bölge
bevorzugter Anspruch {sub} {m} öncelikli hak
bevorzugter Bereich {sub} {m} öncelikli alan
bevorzugter Kontrakt {sub} {m} öncelikli anlaşma
bevorzugter Kunde {sub} {m} öncelikli müşteri
bevorzugter Sender {sub} {m} öncelikli kanal
bevorzugter Systemmodus {sub} {m} öncelikli sistem kodu
bevorzugterweise öncelikli olarak
bevorzugtes Gerät {sub} {n} öncelikli alet
bevorzugtes Interesse {sub} {n} öncelikli ilgi alanı
Bevorzugung einer Einzelperson {sub} {f} öncelikli kişi
Bevorzugung einer Gruppe {sub} {f} öncelikli bir grup
Bevorzugung einer Marke {sub} {f} öncelikli bir marka
die Bevorzugungen {sub} {pl} öncelikler
den Vorrang haben önceliği olmak
den Vorzug geben öncelik vermek
die Priorität feststellen {v} önceliği saptamak
die Dringlichkeit {sub} {f} öncelik
der Dringlichkeitsauftrag {sub} {m} öncelikli sipariş
die Dringlichkeitsdebatte {sub} {f} [Politik] öncelikle görüşme
0.003s