Locken brennen
{v}
|
saçları saç maşasıyla kıvırmak
|
|
Locken drehen
{v}
|
ondile kıvırmak
|
|
die
Lockenbürste
{sub}
{f}
|
ondile fırçası
|
|
lockend
[Essen]
|
cezbeden
|
|
lockende Aufgabe
{sub}
{f}
|
cezbedici görev
|
|
lockende Ware
{sub}
{f}
|
çekici eşya
|
|
die
Lockenheit
{sub}
{f}
|
bol olma
|
|
die
Lockenheit
{sub}
{f}
|
bolluk
|
|
die
Lockenheit
{sub}
{f}
|
gevşeklik
|
|
die
Lockenklammer
{sub}
{f}
|
ondile kıckacı
|
|
der
Lockenkopf
{sub}
{m}
[Frisur]
|
kıvırcık saçlı (insan)
|
|
der
Lockenkopf
{sub}
{m}
[Person]
|
kıvırcık saçlı kişi
|
|
der
Lockenkopf
{sub}
{m}
|
kıvır kıvır saçlı çocuk
|
|
der
Lockenkopf
{sub}
{m}
|
kıvırcık saçlı çocuk
|
|
lockenköpfig
{adj}
|
kıvırcık saçlı
|
|
die
Lockenlotion
{sub}
{f}
|
bükle losyonu
|
|
der
Lockennadel
{sub}
{m}
|
bükle iğnesi
|
|
der
Lockenspan
{sub}
{m}
[Zerspanungstechnik]
|
kıvrınlı talaş
|
|
der
Lockenstab
{sub}
{m}
|
bükle çubuğu
|
|
der
Lockenwickel
{sub}
{m}
|
saç sarıp kıvırmak için metal veya plastikten makara
|
|
die
Lockenwickel
{sub}
{pl}
|
saç sarıp kıvırmak için metal veya plastikten makaralar
|
|
der
Lockenwickler
{sub}
{m}
|
bigudi
|
|
die
Lockenwickler
{sub}
{pl}
|
bigudiler
|
|
abblocken
{v}
[blockte ab, hat abgeblockt]
|
defetmek
|
|
abblocken
{v}
[blockte ab, hat abgeblockt]
|
engel olmak
|
|
abblocken
{v}
[blockte ab, hat abgeblockt]
|
mâni olmak
|
|
abblocken
{v}
[blockte ab, hat abgeblockt]
|
savuşturmak
|
|
abblocken
{v}
[gegenerischen Angriff: blockte ab, hat abgeblockt]
|
önlemek
|
|
ablocken
{v}
[jemandem etwas ablocken]
|
hile ile elde etmek
|
|
ablocken
{v}
[lockte ab, hat abgelockt]
|
birini kandırarak elde etmek
|
|
ablocken
{v}
[lockte ab, hat abgelockt]
|
sır çalmak
|
|
ablocken
{v}
[lockte ab, hat abgelockt]
|
yaltanarak elde etmek
|
|
abpflöcken
{v}
[pflöckte ab, hat abgepflöckt]
|
kazık çakarak etrafını çevirmek
|
|
das
Alarmglocken
{sub}
{n}
|
alarm çanları
|
|
alle Kompromissvorschläge abblocken
|
tüm anlaşma önerilerini engellemek
|
|
anlocken
{v}
|
baştan çıkarmak
|
|
anlocken
{v}
[lockte an, hat angelockt]
|
cezbetmek
|
|
anlocken
{v}
[lockte an, hat angelockt]
|
yem dökmek
|
|
anpflocken
{v}
|
çivilemek
|
|
aus der Reserve locken
{v}
|
utangaç kişinin katılımını sağlamak
|
|
ausflocken
{v}
|
pıhtılaşma
|
|
ausflocken
{v}
|
pıhtılaştırma
|
|
ausflocken
{v}
|
pıhtılaştırmak
|
|
ausflocken
{v}
|
çökeltme
|
|
ausländisches Kapital anlocken
|
yabancı sermayeyi cazipleştirmek
|
|
auspflocken
{v}
|
kazık çakarak sabitlemek
|
|
auspflocken
{v}
|
işaret kazığı çakmak
|
|
auspflocken
{v}
|
tahta bacak takmak
|
|
auspflocken
{v}
|
tahta kazık çakmak
|
|