3 direkte Treffer gefunden für: eşi


77 indirekte Treffer gefunden für: eşi

Deutsch Türkisch
Abstandsgleich eşit aralı
abstandsgleich eşit uzaklıkta
Abteilung Gleichheit und Beschäftigung {sub} {f} eşitlik ve bulma dairesi
als gleich behandeln {v} eşit muamele yapmak
angeglichen eşitlenmiş
angleichen {v} [glich an, hat angeglichen] eşitlemek
angleichend {adj} eşitleyen
Anspruch auf Gleichheit {sub} {m} eşitlik hakkı
anteilmäßig verteilen {v} eşit olarak bölmek
anteilmäßig verteilen {v} eşit olarak dağıtmak
auf die Ehegattin bezüglich eşi karısı ile ilgili
auf einer gerechten Grundlage eşit temel üzerine
auf Gleichheit beruhend eşitliğe dayalı
aufsparen {v} [sparte auf, hat aufgespart] esirgemek
aufsparend {adj} esirgeyen
der Ausgleich {sub} {m} eşitleme
ausgleichbar {adj} eşitlenebilir
ausgleichen {v} [gleichmachen] eşit kılmak
ausgleichen {v} [glich aus, hat ausgeglichen] eşitlemek
die Ausgleichsabgabe {sub} {f} eşitleme vergisi
der Ausgleichsbogen {sub} {m} [Rohrbogen] eşitleyici dirsek
das Ausgleichsgefäß {sub} {n} eşitleme kabı
der Auslösungsvertrag {sub} {m} esirlerin iadesi anlaşması
auswägen {v} eşitlemek
der Äquativus {sub} {m} eşitlik derecesi
äquidistant {adj} eşit aralıklı
äquidistante Projektion {sub} {f} eşit aralıklı izdüşüm
die Äquidistanz {sub} {f} eşit aralıkta olan
die Äquidistanz {sub} {f} eşit mesafe
die Äquifinalität {sub} {f} eşit aralıklılık
äquimolar {adj} eşit mollü
das Äquivalent {sub} {n} eşit kıymet
äquivalenter Durchmesser {sub} {m} eşit aerodinamik çap
die Äquivalenz {sub} {f} eşidlik
das Äquivalenzgesetz {sub} {n} eşitlik kanunu
behüten {v} esirgemek
beispiellos {adj} eşi görülmedik
beispiellose Grausamkeit {sub} {f} eşi görülmedik daddarlık
beispiellosere {adj} eşi görülmedik
beschützen {v} [beschützte, habe beschützt] esirgemek
bewahren {v} [bewahrte, habe bewahrt] esirgemek
Bitte um Gerechtigkeit {sub} {f} eşitlik için rica
die Ehe brechen {v} eşini aldatmak
die Disparität {sub} {f} [beim Bildverstehen] eşit olmamak
der Donjon {sub} {m} esirlerin hapis tutulduğu kale kulesi
die Doppelform {sub} {f} eşil
der Drempel {sub} {m} eşik
duplizieren {v} eşini yapmak
durch den Ehemann ermächtigt sein eşi tarafından yetkilendirilmiş
durchtränken {v} [ich tränkte durch, ich habe durchgetränkt] esindirmek
dünn gesät eşine az rastlanır
der Bartschneider {sub} {m} sakal traş makinesi
die Aalhornbeere {sub} {f} [Botanik: Sambucus nigra] mürver meyvesi
der Abandonrevers {sub} {m} bırakma beyannamesi
die Abarbeitungszeit {sub} {f} yerine getirilme süresi
der Abaton {sub} {m} Ortodoks kilisesi
Abbau der Ozonschicht {sub} {m} ozon tabakasının incelmesi
Abbau der Ozonschicht in der Stratosphäre {sub} {m} stratosferdeki ozon tabakasının incelmesi
Abbau der Schneide {sub} {m} bıçağın sökülmesi
Abbau von Arbeitsplätzen {sub} {m} yerlerinin tasfiyesi
Abbau von Arbeitsplätzen {sub} {m} çalışma yerlerinin tasfiyesi
Abbau von Erzen madenlerin işletilmesi
Abbau von Personal {sub} {m} işçi tasfiyesi
die Abbauaktivität {sub} {f} işletme aktivitesi
der Abbaubetrieb {sub} {m} maden çalıştırma işletmesi
das Abbaugebiet {sub} {n} [Bergbau] maden işletme bölgesi
die Abbaugeschwindigkeitskonstante {sub} {f} sökme hızı sabitesi
der Abbauhobel {sub} {m} sökme rendesi
die Abbaukammer {sub} {f} işletme hücresi
der Abbaumaschine {sub} {m} [Bergwerk] maden çıkarma makinesi
das Abbaumittel {sub} {n} ayrışım maddesi
der Abbaurahmen {sub} {m} işletme çerçevesi
die Abbaustufe {sub} {f} ocak kademesi
das Abbeizmittel {sub} {n} oksitleme maddesi
Abberufung eines Abgeordneten {sub} {f} milletvekilinin azledilmesi
Abberufung eines Geschworenen {sub} {f} jüri üyesinin azledilmesi
das Abberufungsakkreditiv {sub} {n} geri çağırma itimatnamesi
0.004s