aneinander prallen
{v}
|
birbiriyle çarpışmak
|
|
das
Aneinanderkuppeln
{sub}
{n}
|
birbiriyle birleştirmek
|
|
die
aneinanderprallen
{sub}
{f}
|
birbiriyle çarpışmak
|
|
die
aufeinanderfahren
{sub}
{f}
|
birbiriyle çarpışmak
|
|
aufsummieren
{v}
|
birbiriyle toplamak
|
|
die
Austauschbarkeit
{sub}
{f}
|
birbiriyle değişebilir
|
|
auswechselbar
{adj}
|
birbiriyle değiştirilebilir
|
|
einander kreuzende Routen
{sub}
{pl}
|
birbiriyle kesişen rotalar
|
|
einander nicht ebenbürtig sein
{v}
|
birbiriyle aynı düzeyde olmamak
|
|
einander widersprechen
{v}
|
birbiriyle çelişkiye düşmek
|
|
einander widersprechend
|
birbiriyle çelişkiye düşen
|
|
einander widersprechende Entscheidungen
{sub}
{pl}
|
birbiriyle çelişkili kararlar
|
|
einander überdecken
{v}
|
birbiriyle örtüşmek
|
|
einen guten Faden miteinander spinnen
{v}
|
birbiriyle iyi anlaşmak
|
|
eng miteinander verwandt
|
birbiriyle yakın akraba
|
|
Farben, die sich beißen
|
birbiriyle uyuşmayan renkler
|
|
gegeneinanderhalten
{v}
|
birbiriyle karşılaştırmak
|
|
das
Gespann
{sub}
{n}
|
birbiriyle sıkı ilişkide olan iki kişi
|
|
gewetteifert
[er, sie, es hat~]
|
birbiriyle yarıştı
|
|
gut miteinander auskommen
{v}
|
birbiriyle iyi geçinmek
|
|
gut zueinander passen
{v}
[Menschen]
|
birbiriyle iyi anlaşmak
|
|
Heirat untereinander
{sub}
{f}
|
birbiriyle evlenme
|
|
im Verhältnis untereinander
|
birbiriyle kıyaslamada
|
|
miteinander auskommen
{v}
|
birbiriyle geçinmek
|
|
miteinander aussöhnen
{v}
|
birbiriyle barışmak
|
|
miteinander gekoppelt werden
{v}
|
birbiriyle kenetlenmek
|
|
miteinander in Streit befindlich
|
birbiriyle kavgalı olmak
|
|
miteinander in Verbindung bringen
{v}
|
birbiriyle bağlantı kurmak
|
|
miteinander in Verbindung stehen
{v}
|
birbiriyle bağlantıda olmak
|
|
miteinander in Widerspruch
|
birbiriyle zıt
|
|
Miteinander in Zusammenhang stehen
{v}
|
birbiriyle bağlantılı olmak
|
|
miteinander koppeln
{v}
|
birbiriyle kenetlemek
|
|
miteinander korrelieren
{v}
|
birbiriyle bağlantılı olmak
|
|
miteinander vereinbar
|
birbiriyle bağdaşabilir
|
|
miteinander verflochten
|
birbiriyle bağlantılı
|
|
miteinander vergleichen
{v}
|
birbiriyle karşılaştırmak
|
|
miteinander verknüpfen
{v}
|
birbiriyle ilişki kurmak
|
|
miteinander verknüpfte Prozesse
{sub}
{pl}
|
birbiriyle ilişkili işlemler
|
|
miteinander verknüpfte Prozesse
{sub}
{pl}
[Gerichtsprozesse]
|
birbiriyle ilişkili davalar
|
|
miteinander vertauschbar
|
birbiriyle değiştirilebilir
|
|
miteinander vertauschen
{v}
|
birbiriyle değiştirmek
|
|
nicht miteinander verträglich
|
birbiriyle uyumlu değil
|
|
schlecht miteinander auskommen
{v}
|
birbiriyle iyi geçinememek
|
|
sich einander festhaken
|
birbiriyle çakışmak
|
|
sich häkeln
{v}
|
birbiriyle şakadan takılmak
|
|
sich schneidende Linien
{sub}
{pl}
|
birbiriyle kesişen çizgiler
|
|
sich zusammenbeißen
{v}
|
birbiriyle iyi anlaşmak
|
|
sich zusammenfügen
|
birbiriyle uyuşmak
|
|
untereinander auswechselbar
|
birbiriyle değişebilir
|
|
untereinander auswechselbare Teile
{sub}
{n}
|
birbiriyle değişebilir parça
|
|
untereinander zerstritten sein
|
birbiriyle araları açık olmak
|
|