Arbeit zum Lebensunterhalt
{sub}
{f}
|
hayatını kazanmak için çalışma
|
|
bestreiten
{v}
[bestritt, habe bestritten]
|
hayatını kazanmak
|
|
bis an sein Lebensende
|
hayatının sonuna kadar
|
|
das Leben einsetzen
|
hayatını tehlikeye atmak
|
|
das Leben einsetzen
|
hayatını tehlikeye koymak
|
|
der
Egotrip
{sub}
{m}
|
hayatını benlikçiliğe göre ayarlama
|
|
eine Blütezeit erleben
{v}
|
hayatının baharını yaşamak
|
|
einen Lebensunterhalt sichern
{v}
|
hayatını garantiye almak
|
|
Er hat seine Schäfchen ins Trockene gebracht
|
hayatını garanti altına aldı
|
|
festen Boden unter sich haben
{v}
|
hayatını sağlama bağlamak
|
|
Fluch seines Lebens
{sub}
{m}
|
hayatının uğursuzluğu
|
|
für den Rest seines Lebens
|
hayatının geri kalan zamanında
|
|
Genick brechen
{v}
|
hayatını mahvetmek
|
|
in den besten Jahren sein
{v}
|
hayatının en iyi çağlarında olmak
|
|
in die Grube fahren
{v}
{ugs.}
|
hayatını kaybetmek
|
|
in Rosen gebettet sein
{v}
|
hayatını kazanmış, rahat yaşamı olmak
|
|
Kopf und Kragen riskieren
{v}
|
hayatını riske atmak
|
|
Leben verlieren
{v}
|
hayatını kaybetmek
|
|
mit dem Leben davonkommen
{v}
|
hayatını kaybetmek
|
|
das
Schlüsselerlebnis
{sub}
{n}
|
hayatını değiştiren yaşantı
|
|
sein Leben einsetzen
|
hayatını koymak
|
|
sein Leben riskieren
|
hayatını tehlikeye atmak
|
|
sein Leben wagen
|
hayatını tehlikeye atmak
|
|
seinen Hals riskieren
{v}
[sein Leben aufs Spiel setzen]
|
hayatını tehlikeye atmak
|
|
seinen Kopf riskieren
{v}
[sein Leben aufs Spiel setzen]
|
hayatını tehlikeye atmak
|
|
seinen Lebensunterhalt selbst bestreiten
{v}
|
hayatını kendi kazanmak
|
|
sich ausleben
{v}
|
hayatının tadını çıkarmak
|
|
sich durchbringen
{v}
|
hayatını kazanmak
|
|
sich durchwurschteln
{v}
{ugs.}
|
hayatını kazanmak
|
|
sich durchwursteln
{v}
{ugs.}
|
hayatını kazanmak
|
|
sich etwas zusammenschreiben
{v}
|
hayatını yazarak kazanmak
|
|
umkommen
{v}
[kam um, ist umgekommen]
|
hayatını kaybetmek
|
|
umkommend
{adj}
|
hayatını kaybeden
|
|
unter Einsatz des Lebens
|
hayatını koyarak
|
|
unter Einsatz seines Lebens
|
hayatını tehlikeye atarak
|
|
Von Kopf bis Fuß auf Liebe eingestellt sein
{v}
|
hayatını aşka adamış olmak
|
|
Womit verdienst du deinen Lebensunterhalt?
|
Hayatını ne ile kazanıyorsun?
|
|