5 direkte Treffer gefunden für: laute

Deutsch Türkisch
die Laute {sub} {f} [Musik] lavta
die Laute {sub} {f} [Musik] ud
die Laute {sub} {f} ut
die Laute {sub} {pl} [Musik] lavtalar
läute [ich~] çan calıyorum

77 indirekte Treffer gefunden für: laute

Deutsch Türkisch
laute Art {sub} {f} sesli tür
laute Klagen erheben {v} bağırarak yakınma
laute Musik {sub} {f} sesli müzik
laute Nachfrage {sub} {f} sesli sorma
laute Nacht {sub} {f} gürültülü gece
laute Party {sub} {f} gürültülü parti
laute Person {sub} {f} yüksek sesle konuşan kişi
laute Stimme {sub} {f} yüksek ses
laute Straße {sub} {f} gürültülü cadde
laute Umgebung {sub} {f} gürültülü çevre
laute Worte {sub} {pl} sesli kelimeler
lauten {v} denmek
lauten {v} gibi gelmek
lauten {v} görünmek
lauten {v} ifade edilmiş olmak
lauten {v} tesir bırakmak
lauten {v} yazılı olmak
lauten {v} şöyle olmak
lauten Beifall spenden {v} sesli alkışlamak
lautend {adj} denen
lautend {adj} ifade edilen
lautend auf adına ödenmek üzere
der Lautenspieler {sub} {m} [Musik] udiauter
lauter {adj} [nichts als] sırf
lauter {adj} [rein] saf
lauter {adj} berrak
lauter {adj} duru
lauter {adj} emin
lauter {adj} güvenilir
lauter {adj} hakiki
lauter {adj} halis
lauter {adj} hepsi
lauter {adj} içten
lauter {adj} nezih
lauter {adj} sadece
lauter {adj} saf
lauter {adj} samimi
lauter {adj} sırf
lauter {adj} temiz
lauter {adj} yalnızca
lauter {adj} dürüst
lauter {adj} hilesiz
lauter {adj} karışıksız
lauter {adj} katıksız
lauter {adj} temiz
lauter {adj} temiz ahlaklı
lauter {adj} özü sözü bir
lauter {adj} çok fazla
lauter {adj} birçok
lauter {adj} bir sürü
lauter angelesene Bücher {sub} {pl} birçok okunmamış kitap
die Abflaute {sub} {f} düşüş
die Ablaute {sub} {pl} kökteli seslilerin değişimleri
die Absatzflaute {sub} {f} işlerin kesat olması
die Absatzflaute {sub} {f} piyasa durgunluğu
die Absatzflaute {sub} {f} piyasada hareketsizlik
allgemeine Flaute {sub} {f} genel durgunluk
artikulierte Laute {sub} {f} telaffuz edilen hece
die Auslaute {sub} {pl} son sesler
die Basslaute {sub} {f} bas sesi
der Festgeläute {sub} {m} kutlama çanı sesi
die Flaute {sub} {f} depresyon
die Flaute {sub} {f} dinginlik
die Flaute {sub} {f} durgunluk
die Flaute {sub} {f} kesatlık
die Flaute {sub} {f} rüzgârın kesilmesi
die Flaute {sub} {f} stagnasyon
die Flaute {sub} {f} ticari durgunluk
das Geläute {sub} {n} çan sesi
die glockengeläute {sub} {pl} çan sesleri
die Handelsflaute {sub} {f} ticari durgunluk
die Hauchlaute {sub} {f} ses telelri arasında oluşam gıcırtı sesi
in der Flaute durgunlukta
die Kehllaute {sub} {pl} gırtlaktan gelen sesler
klaute [er, sie, es~] çalmıştı
die Knacklaute {sub} {pl} çıtırdama sesi
die Konjunkturflaute {sub} {f} [Wirtschaft] ekonomik durgunluk
0.005s