13 direkte Treffer gefunden für: klinge


77 indirekte Treffer gefunden für: klinge

Deutsch Türkisch
Klinge für Bleistiftspitzer {sub} {f} kalemtraş bıçağı
die Klingel {sub} {f} [Tür-, Fahrrad-] zil
die Klingel {sub} {f} çıngırak
der Klingel {sub} {m} el çanı
die Klingelanlage {sub} {f} alarm tertibatı
die Klingelanlage {sub} {f} zil tertibatı
der Klingelbeutel {sub} {m} Kilisede içinde zil olan para toplama kesesi
der Klingeldraht {sub} {m} zil teli
der Klingeling {sub} {m} zil ya da çıngırak sesi
der Klingelknopf {sub} {m} zil düğmesi
die Klingelleitung {sub} {f} elektrikli zil tel tesisatı
die Klingelleitung {sub} {f} elektrikli zil tertibatı
das Klingelmännchen {sub} {n} zil çalar adam maketi
das Klingeln {sub} {n} [Motor] zil gibi ses çıkarma
das Klingeln {sub} {n} zil çalma
die Klingeln {sub} {pl} ziller
klingeln {v} zil çalmak
klingeln {v} zile basmak
klingeln {v} zili çalmak
klingeln {v} çalmak
klingeln {v} çıngırağı çekmek
klingeln {v} çıngırdamak
Klingeln und Summer zil çalma ve vızıltı
klingelnd {adj} çalan
klingelnd {adj} çıngırdayan
die Klingelschnur {sub} {f} zil teli
die Klingelschnur {sub} {f} çekerek zili çalma ipi
das Klingelsignal {sub} {n} zil sinyali
der Klingelstreich {sub} {m} zil şakası
klingelt [es~] zil çalıyor
klingelt [er, sie, es~] (o kişi) zil çalıyor
das Klingeltableau {sub} {n} zil tablosu
die Klingeltafel {sub} {f} zil tablosu
die Klingeltaste {sub} {f} zil butonu
klingelte [es~] zil çalmıştı
klingelte [er, sie, es~] (o kişi) zil çalmıştı
der Klingelton {sub} {m} [Telekommunikation] telefon sesi
der Klingeltransformator {sub} {m} zil transformatörü
der Klingeltransformator {sub} {m} zilli transformatör
das Klingelzeichen {sub} {n} gong sesi
das Klingelzeichen {sub} {n} zil sesi
der Klingelzug {sub} {m} zil çalma ipi
das Klingen {sub} {n} ses verme
die Klingen {sub} {pl} ses çıkarmalar
klingen {v} [Glocke] çalmak
klingen {v} [klang, geklungen] zil çalmak
klingen {v} [klang, geklungen] çınlamak
klingen {v} ses vermek
klingen {v} ses çıkarmak
klingen {v} ses çıkmak
klingen {v} tınlamak
abgezogene Kante einer Ziehklinge {sub} {f} kenarı düzlenmiş bir yontucu
die Abziehklinge {sub} {f} marangoz kalemi
breite Klinge {sub} {f} geniş bıçak
die Bücklinge {sub} {pl} {ugs.} reveranslar
die Bücklinge {sub} {pl} {ugs.} sirozlar
die Damaszenerklinge {sub} {f} dimeşki
die Damaszenerklinge {sub} {f} kakmalı kılıç
die Degenklinge {sub} {f} kılıç demiri
der Ritt auf der Klinge sonu belirsiz girişim
die Ersatzklinge {sub} {f} yedek jilet
flache Klinge {sub} {f} kılıcın tersi
die Hohlklinge {sub} {f} oyuklu çelik kalem
die Häckselklinge {sub} {f} saman doğrama bıçağı
die Industrieklinge {sub} {f} endüstriyel üretilmiş kesici alet
die Magnetklinge {sub} {f} manyetik jilet
die Messerklinge {sub} {f} bıçak ağzı
mit vorgehaltener Klinge çekilmiş bıçak yüzüyle
nicht geschliffene Klinge bilenmemiş jilet
die Rasierklinge {sub} {f} jilet
die Rasierklinge {sub} {f} tıraş bıçağı
die Rasierklinge {sub} {f} tıraş jileti
die Rasierklinge {sub} {f} ustura cileti
die Ritzklinge {sub} {f} doğrama bıçağı
scharf wie eine Klinge bıçak yüzü gibi keskin
scharfe Klinge {sub} {f} keskin bıçak yüzü
die Schereklinge {sub} {f} makaslık levha
0.006s