11 direkte Treffer gefunden für: Schleife


77 indirekte Treffer gefunden für: Schleife

Deutsch Türkisch
Schleife am Hut şapkada papyon
die Schleifeinheit {sub} {f} taşlama birimi
die Schleifeinrichtung {sub} {f} rektifiye tezgâhı
das Schleifeisen {sub} {n} bileme demiri
schleifen [abtragen, abschürfen] kazımak
schleifen [Edelsteine, Glas etc.] yontma işi yapmak
schleifen [niederreißen] tahrip etmek
das Schleifen {sub} {n} [Messer] bileme
schleifen {v} [Diamant, Glas] yontmak
schleifen {v} [Militär] eğitimde canını çıkarmak
schleifen {v} [mit Schmirgelpapier] zımparalamak
schleifen {v} [mit Sandpapier] taşlamak
schleifen {v} [Messer etc.: schliff, geschliffen] bilemek
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] alıştırmak
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] bileyiletmek
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] cilalamak
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] haddeden çekmek
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] kesmek
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] parlatmak
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] perdahlamak
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] sürtünmek
schleifen {v} [schliff, hat geschliffen] tıraş etmek
schleifen {v} [schärfen] keskinleştirmek
schleifen {v} [schärfen] keskin hale getirmek
schleifen {v} [ziehen] sürüklemek
schleifen {v} [ziehen] yerde sürünmek
Schleifen aus dem Vollen {sub} {n} ilk taşlama
Schleifen ausführen {v} taşlama yapmak
Schleifen ausführend {adj} taşlama yapan
Schleifen der Rasierklinge {sub} {f} traş bıçağını bileme
schleifen lassen {v} {ugs.} [vernachlässigen, sich nicht befassen, kümmern] ihmal etmek
schleifen lassen {v} {ugs.} [vernachlässigen, sich nicht befassen, kümmern] ilgisiz kalmak
Schleifen mit Doppelkegelscheibe {sub} {n} çift konili disk ile taşlama
Schleifen mit einer Flachscheibe {sub} {n} yassı disk ile taşlama
Schleifen mit Profilscheibe {sub} {n} profilli disk ile taşlama
Schleifen mit schleifschnecke {sub} {n} salyangoz şeklinde taşlama çarkı
Schleifen mit Topfscheibe {sub} {n} bardaksı çark ile taşlama
schleifen von Hand {v} el ile taşlama
schleifen, über~ {v} üstünü taşlamak
die Schleifenanweisung {sub} {f} döngüsel komut
die Schleifenausführung {sub} {f} taşlama yapma
der Schleifenausgang {sub} {m} [Informatik] döngü başı veya sonu
das Schleifenbandgerät {sub} {n} döngü kuşak agıtı
die Schleifenberührung {sub} {f} ayni devrenin telleri arasındaki kontak
die Schleifenbildung {sub} {f} döngüleme
die Schleifenbildung {sub} {f} kıvrım teşekkülü
das Schleifenblech {sub} {n} kıvrımlı sac
die Schleifenblume {sub} {f} [Iberis amara, Biauricula amara] Hünkârçiçeği, İlmiotu, Düğümotu
die Schleifenbreite {sub} {f} çerçeve genişliği
schleifend {adj} taşlayan
schleifend {adj} bileyen
die Abhängigkeitsschleife {sub} {f} bağımsal luping
die Absorptionsschleife {sub} {f} emici örtü
die Ackerschleife {sub} {f} tarla sürgüsü
die Ackerschleife {sub} {f} tarla tırmığı
die Alarmschleife {sub} {f} alarm yineleme
am Anfang der Schleife dönemecin başında
am Ende der Schleife dönemeç sonunda
die Bandschleife {sub} {f} fiyong
die Bandschleife {sub} {f} şerit düğümü
endlose Schleife {sub} {f} sonsuz kıvrım
die Endlosschleife {sub} {f} sonsuz düzen
die Erdfehlerschleife {sub} {f} topraklama çerçevesi
die Erdschleife {sub} {f} [einer erdgekoppelten Wärmepumpe] toprak bağlantısı düğümü
die Flussschleife {sub} {f} nehir kıvrımı
geschachtelte Schleife {sub} {f} birbirine girmiş döngü
geschlossene Schleife {sub} {f} kapalı döngü
die Haarschleife {sub} {f} fiyonk saç bağı
die Halsschleife {sub} {f} boyun halkası
die Halteschleife {sub} {f} tutucu düğüm
die Hauptschleife {sub} {f} anailmik
die Hystereseschleife {sub} {f} histeresiz çevrimi
die Hystereseschleife {sub} {f} histerez çevirimi
die Hysteresisschleife {sub} {f} histerezlik çevrimi
in Schleife {v} [Computerprogramm] döngüde
in Schleife {v} ilmikli
in Schleife {v} bağlı
0.004s