8 direkte Treffer gefunden für: boyun


67 indirekte Treffer gefunden für: boyun

Deutsch Türkisch
Abendkleid mit Nackenträger {sub} {n} boyunlu gece elbisesi
die Akzessoriuslähmung {sub} {f} boyunbezesi ameliyatlarında oluşabilen sinir zedelenmesi felci
andauernd {adj} boyuna
das Armgeflecht {sub} {n} [brachial plexus] Boyun ve koltukaltında yerleşik, 5.8. servikal spinal sinirlerin ön dallan ile 1. torasik spinal sinirin ön dalının oluşturduğu sinir ağı
die Atlas {sub} {f} [Med.] boyun omuru
auf Länge geschnitten boyuna kesilmiş
auf Länge schneiden {v} boyuna kesmek
bemächtigen, sich~ {v} boyunduruğu altına almak
beständig {adj} boyuna
beugen {v} [sich ~: sich unterwerfen] boyun eğmek
bezwingen {v} [Militär] boyunduruğu altına almak
bezähmen {v} [bezähmte, hat bezähmt] boyunduruğu altına almak
die Bezähmung {sub} {f} boyunduruk altına alma
die Binde {sub} {f} boyunbağı
das Brusttuch {sub} {n} boyun atkısı
buckeln {v} [buckelte, hat gebuckelt] boyun eğmek
der Bügel {sub} {m} boyunduruk
das Cachenez {sub} {n} boyun atkısı
das Chachenez {sub} {n} boyun atkısı
die Compliance {sub} {f} boyun eğme
die Dankespflicht {sub} {f} boyun borcu
den Nacken beugen boyun eğmek
die Drosselvene {sub} {f} [Med.] boyun toplardamarı
die Drosselvenen {sub} {pl} [Med.] boyun toplardamarları
Druck in Längsrichtung {sub} {m} boyuna basınç
durch {adv} boyunca
durch [zeitlich] boyunca
der Durchbruchstal {sub} {m} [Geographie] boyuna vadi
die Ehrenpflicht {sub} {f} boyun borcu
Ehrenpflicht haben {sub} {f} boyun borcu olmak
einen steifen Nacken haben {v} boyun kasları tutulmak
die Einhalsung {sub} {f} boyun hasıl olması
einknicken {v} boyun eğmek
entlang [Präposition +Akkusativ] boyunca
entlangbummeln {v} boyunca yürümek
entlangfegen {v} boyunca süpürmek
entlanggehen {v} boyunca gitmek
entlanglaufen {v} boyunca koşmak
entlanglaufen {v} boyunda yürümek
entlangschleifen {v} boyunca bilemek
entlangspazieren {v} boyunca gezmek
entlangstreichen {v} boyunca boyamak
die Fessel {sub} {f} boyunduruk
fesseln {v} boyunduruk altına almak
Fesseln abwerfen boyunduruğu kırmak
die Fesselung {sub} {f} boyunduruk altına alma
festbleiben {v} boyun eğmemek
gab nach [er, sie, es ~] boyun eğmişti
garrottieren {v} boyun demirinden asmak
die Gefolgschaft {sub} {f} boyun eğme
gefügig {adj} boyun eğici
an der Küste entlang kıyı boyun
der Anodenhals {sub} {m} anodik boyun
ausgereckter Hals {sub} {m} uzatılmış boyun
dicke Hals {sub} {m} kalın boyun
eingeklemmter Hals {sub} {m} kısılı boyun
der Fetthals {sub} {m} yağlı boyun
das Hälschen {sub} {n} küçük boyun
der Kegelhals {sub} {m} konik boyun
die Kehle {sub} {f} ön boyun
kurzer Hals {sub} {m} kısa boyun
lange Hals {sub} {m} uzun boyun
der Schiefhals {sub} {m} eğri boyun
steifer Hals {sub} {m} sertleşmiş boyun
der Weithals {sub} {m} geniş boyun
der Wendehals {sub} {m} dönerboyun
der Wendelhals {sub} {m} dönerboyun
0.005s