4 direkte Treffer gefunden für: diye


75 indirekte Treffer gefunden für: diye

Deutsch Türkisch
Abmagerungskur machen {sub} {f} diyet yapmak
Angenommen ... diyelimki
auf Diät sein {v} diyette olmak
Änderung der Diät {sub} {f} diyetin değismesi
das Blutgeld {sub} {n} diyet
die Diät {sub} {f} diyet
Diät machen {v} diyet yapmak
der Diätberater {sub} {m} diyet danışmanı
die Diätetik {sub} {f} diyetetik
der Diätetiker {sub} {m} diyetisyen
diätetisch {adj} diyetetik
diätisch {adj} diyet ile ilgili
der Diätist {sub} {m} diyet uzmanı
die Diätistin {sub} {f} [weiblich] diyet uzmanı bayan
die Diätkost {sub} {f} diyet
die Diätkost {sub} {f} diyet yemeği
die Diätkur {sub} {f} diyet
die Diätlehre {sub} {f} diyet bilimi
die Diätmargarine {sub} {f} diyet margarini
das Diätnahrungsmittel {sub} {n} diyet yiyecekleri
die Diätprodukte {sub} {pl} diyet ürünleri
die Diätschokolade {sub} {f} diyet çikolatası
der Diätspezialist {sub} {m} diyet uzmanı
die Diätspezialisten {sub} {pl} diyet uzmanları
das Diätverhalten {sub} {n} diyet davranışı
die Diätvorschrift {sub} {f} diyet ilkes
die Diätvorschriften {sub} {pl} diyet ilkeleri
der Diätwissenschaftler {sub} {m} diyet bilgini
der Diätzettel {sub} {m} diyet kâğıdı
der Diätzucker {sub} {m} diyet şekeri
eine Diät einhalten {v} diyete uymak
eine Diät machen {v} diyet yapmak
erhöht {adj} [Musik] diyezli
das Erhöhungszeichen {sub} {n} [Musik] diyez
die Ernährungswissenschaftlerin {sub} {f} [weiblich] diyetisyen
gesetzt den Fall, dass… diyelim ki…
hielt Diät [er, sie, es~] diyet yapmıştı
ich muss sagen ... diyebilirimki
Jo-Jo-Effekt der Diäten {sub} {m} diyetlerde kilo verip tekrar alma durumu
das Kreuz {sub} {n} [Musik] diyez
künstliche Süßstoffe {sub} {pl} diyet şeker maddeleri
mir fehlen die Worte diyecek kelime bulamıyorum
das Regime {sub} {n} [Diät] diyet
sagen wir diyelim!
Sagen wir mal, ... diyelim ki,…
die Schonkost {sub} {f} diyet
seine Diät regeln {v} diyetini ayarlamak
der Trophologe {sub} {m} diyetisyen
der Zuckerersatz {sub} {m} diyet şekeri
das Angebinde {sub} {n} hediye
die Anmeldegebühr {sub} {f} kaydiye
die Anstandsschenkung {sub} {f} hediye
der Aufbewahrungsraum {sub} {m} ardiye
die Aufbewahrungsstelle {sub} {f} ardiye
aus Jux und Dollerei şaka olsun diye
die Ausgabe {sub} {f} tediye
die Auszahlung {sub} {f} tediye
bedingungslose Schenkung {sub} {f} şartsız hediye
die Bescherung {sub} {f} hediye
das Bestechungsgeschenk {sub} {n} rüşvet hediye
die Bestechungsgeschenke {sub} {pl} rüşvet hediye
die Bezahlung {sub} {f} tediye
das Brautgeschenk {sub} {n} düğün günü damadın geline verdigi hediye
die Bürgermeisterei {sub} {f} [Rathaus] belediye
damit [Konjunktion] -sin diye
das Danaergeschenk {sub} {n} alana felaket getireceğine inanılan hediye
das Danaergeschenk {sub} {n} felaket getirici hediye
das nenne ich schlau ben buna derim akıllı diye
die Dedikation {sub} {f} hediye
die Deponie {sub} {f} ardiye
das Depot {sub} {n} ardiye
derb {adj} küt diye
die Dreingabe {sub} {f} ek hediye
die Ehrengabe {sub} {f} şeref misafirine verilen hediye
das Ehrengeschenk {sub} {n} şeref misafirlerine verilen hediye
0.004s