3 direkte Treffer gefunden für: passe


63 indirekte Treffer gefunden für: passe

Deutsch Türkisch
der Passeinsatz {sub} {m} ayarlı rondela
passen {v} [Kleider] uymak
passen {v} [passte, hat gepasst] alıştırmak
passen {v} [passte, hat gepasst] cuk oturmak
passen {v} [passte, hat gepasst] hoşuna gitmek
passen {v} [passte, hat gepasst] işine gelmek
passen {v} [passte, hat gepasst] kurmak
passen {v} [passte, hat gepasst] uydurmak
passen {v} [passte, hat gepasst] uygun düşmek
passen {v} [passte, hat gepasst] uygun olmak
passen {v} [passte, hat gepasst] uymasını temin etmek
passen {v} [passte, hat gepasst] yakınmak
passen {v} [passte, hat gepasst] yakışmak
passen {v} [passte, hat gepasst] yakıştırmak
passen {v} [Spiel] oyunu bırakmak
passen {v} [Sport] pas geçmek
passen {v} [Sport] pas vermek
passend {adj} [angebracht] elverişli
passend {adj} [angebracht] uygun
passend {adj} [angebracht] yakışık olur
passend {adj} [Zeit] uygun
passend {adj} cüzi
passend {adj} münasip
passend {adj} yakışır
passend {adj} yaraşıklı
passend {adj} yerinde
passend {adj} tevâfuk
passend für eine Familie bir aileye yakışır
passend für einen König bir krala yakışır
passend gekleidet yakışık giyimli
passend machen {v} biçimine getirmek
passend machen {v} uydurmak
passend sein {v} uygun olmak
passend sein für için uygun olmak
passend und geeignet uygun ve münasip
passend zu etwas …bir şeye uygun olmak
passende Anmerkung {sub} {f} uygun not
passende Antwort {sub} {f} uygun cevap
passende Bemerkung {sub} {f} uygun söz
passende Entschuldigung {sub} {f} uygun özür
passende Farbe {sub} {f} uygun renk
passende Gelegenheit {sub} {f} uygun fırsat
passende Größe {sub} {f} uygun beden
passende Stelle {sub} {f} uygun nokta
passende Zeit {sub} {f} uygun an
passende Zeit {sub} {f} uygun zaman
der Passender {sub} {m} uygun
passender, treffender Ausdruck {sub} {m} uygun, isabetli söz
passender Ausdruck {sub} {m} uygun ifade
passender Ort {sub} {m} uygun yer
passender Partner {sub} {m} uygun
die Alpenpässe {sub} {pl} dağ geçitleri
die Engpässe {sub} {pl} dar geçitler
die Engpässe {sub} {pl} darlıklar
er macht gern Späße çok saka yapıyor
die Frontpasse {sub} {f} [z. B. an Jacke] ön yaka
ich passe pes
ich passe pes ediyorum
die Infrastrukturengpässe {sub} {pl} altyapı güçlükleri
die Reisepässe {sub} {pl} seyahat pasaportları
die Späße {sub} {pl} şakalar
zupasse tam vaktinde
zupasse tam zamanında
0.003s