autark
{adj}
|
kendi kendine yeten
|
|
die
Autarkie
{sub}
{f}
|
kendi kendine yeten ekonomi bedeli
|
|
der
Autodidakt
{sub}
{m}
|
kendi kendine öğrenmiş
|
|
autodidaktisch
[durch Selbstunterricht erworben]
|
kendi kendine öğrenimli
|
|
die
Autoerotismus
{sub}
{f}
[Med.]
|
kendi kendine aşık olma
|
|
die
Autohypnose
{sub}
{f}
|
kendi kendine hipnoz yapma
|
|
die
Autoinfektion
{sub}
{f}
|
kendi kendine enfeksiyon olma
|
|
der
Automat
{sub}
{m}
|
kendi kendine çalışan makine
|
|
automatisch
{adj}
|
kendi kendine çalışan
|
|
der
Automonosexualismus
{sub}
{m}
|
kendi kendine yönelik cinsel heyecan duyma
|
|
die
Autopolymerisation
{sub}
{f}
|
kendi kendine polimerizasyon
|
|
die
Autosuggestion
{sub}
{f}
[Psychologisch]
|
kendi kendine telkin
|
|
autosuggestiv
{adj}
|
kendi kendine telkin yoluyla
|
|
die
Autoxidation
{sub}
{f}
|
kendi kendine oksitlenme
|
|
bei sich denken
|
kendi kendine düşünmek
|
|
dudeln
{v}
[Musik]
|
kendi kendine mırıldanarak şarkı söylemek
|
|
die
Eigenabsorption
{sub}
{f}
|
kendi kendine emme
|
|
der
Eigenantrieb
{sub}
{m}
|
kendi kendine işleme
|
|
eigenbelüftet
|
kendi kendine soğutmalı
|
|
die
Eigenbestimmtheit
{sub}
{f}
|
kendi kendine karar verme
|
|
die
Eigenentsorgung
{sub}
{f}
|
kendi kendine arıtma
|
|
eigenerregt
|
kendi kendine ikaz olmuş
|
|
die
Eigenerregung
{sub}
{f}
|
kendi kendine ikaz
|
|
die
Eigenerwärmung
{sub}
{f}
|
kendi kendine ısınma
|
|
eigenfinanziert
|
kendi kendine finanse edilmiş
|
|
die
Eigenladung
{sub}
{f}
|
kendi kendine şarj
|
|
der
Eigentest
{sub}
{m}
|
kendi kendine test
|
|
eigenventilliert
|
kendi kendine soğutmalı
|
|
die
Eigenversorgung
{sub}
{f}
|
kendi kendine bakma
|
|
ein Selbstgespräch führen
|
kendi kendine konuşmak
|
|
der
Einstellring
{sub}
{m}
|
kendi kendine ayarlı halka
|
|
die
Einzelausbildung
{sub}
{f}
|
kendi kendine eğitim
|
|
die
Einzelsteuerug
{sub}
{f}
|
kendi kendine kumanda
|
|
er hielt sich über Wasser
|
kendi kendine bakıyordu
|
|
etwas vor sich hin brummeln
{v}
|
kendi kendine bir şeyler söylenmek
|
|
etwas vor sich hin brummen
{v}
|
kendi kendine sessizce bir şeyler söylenmek
|
|
etwas vor sich hin murmeln
{v}
|
kendi kendine bir şeyler mırıldanmak
|
|
etwas zu sich selbst sagen
{v}
|
kendi kendine konuşmak
|
|
führt Selbstgespräch
[er, sie, es~]
|
kendi kendine konuşuyor
|
|
führte Selbstgespräch
[er, sie, es~]
|
kendi kendine konuşmuştu
|
|
das
Gedudel
{sub}
{n}
{ugs.}
|
kendi kendine mırıldanarak şarkı söyleme
|
|
das
Gesumme
{sub}
{n}
|
kendi kendine şarkı mırıldanma
|
|
das
Haftklebeband
{sub}
{n}
|
kendi kendine yapışan şerit
|
|
die
Haftklebefolie
{sub}
{f}
|
kendi kendine yapışan folyo
|
|
die
Haftklebefähigkeit
{sub}
{f}
|
kendi kendine yapışma yeteneği
|
|
haftklebend
{adj}
|
kendi kendine yapışan
|
|
das
Haftklebepapier
{sub}
{n}
|
kendi kendine yapışan kâğıt
|
|
der
Haftkleber
{sub}
{m}
|
kendi kendine yapışan şerit
|
|
der
Haftklebstoff
{sub}
{m}
|
kendi kendine yapışan madde
|
|
Haftklebstoffe und Harze
{sub}
{pl}
|
kendi kendine yapışan maddeler ve reçineler
|
|
Haftkraft bei selbstklebendem Material
|
kendi kendine yapışan maddenin yapışma kuvveti
|
|