4 direkte Treffer gefunden für: herbe

Deutsch Türkisch
die Herbe {sub} {f} acılık
die Herbe {sub} {f} burukluk
die Herbe {sub} {f} keskinlik
die Herbe {sub} {f} sertlik

62 indirekte Treffer gefunden für: herbe

Deutsch Türkisch
herbe Enttäuschung {sub} {f} acı hayal kırıklığı
herbe Niederlage {sub} {f} acı yenilgi
herbefehlen {v} yanına gelmesini emretmek
herbefohlen [er, sie, es ist~] yanina emrediildi
herbei {adv} bu tarafa
herbei {adv} buraya
herbei {adv} buraya doğru
herbei {adv} oraya
herbei zu mir! bana doğru gel!
herbei zu mir! gel buraya!
herbeibeordern {v} yanına gelmesini buyurmak
herbeibringen {v} yanına getirmek
herbeieilen {v} aceleyle koşup gelmek
herbeieilend {adj} aceleyle koşup gelen
herbeiführen {v} [figürlich: verursachen] neden olmak
herbeiführen {v} mucip olmak
herbeiführen {v} sebebiyet vermek
herbeiführen {v} bir şeyin olmasına sebep olmak
herbeiführen {v} sebep vermek
herbeiführend {adj} bir şeyin olmasına sebep olan
die Herbeiführung {sub} {f} sebep olma
Herbeiführung der Fehlgeburt {sub} {f} düşüğe sebep olam
herbeigeeilt [er, sie, es ist~] alelacele geldi
herbeigeführt [er, sie, es ist~] sebep oldu
herbeigelaufen kommen {v} kosarak gelmek
herbeigerufen {v} [Hilfe~] (yardıma) çağırdı
herbeiholen {v} alıp getirmek
herbeiholen {v} getirmek
herbeikommen {v} gelmek
herbeikommen {v} yaklaşmak
herbeilassen, sich {v} tenezzül etmek
herbeilaufen {v} koşup gelmek
herbeilocken {v} yanına çekmek
herbeireden {v} sürekli olumsuz şeylerden söz edip moral bozmak
herbeirufen {v} [Hilfe~] (yardıma) çağırmak
herbeirufen lassen {v} (yardıma) çağırtmak
herbeirufend {adj} (yardıma) çağıran
herbeischaffen {v} bulmak
herbeischaffen {v} sağlamak
herbeischaffen {v} tedarik etmek
herbeischaffen {v} temin etmek
herbeischaffen {v} üretmek
herbeisehnen {v} özlemle beklemek
herbeiwinken [Taxi] taksiye el atmek
herbeiwünschen {v} gelmesini özlemle beklemek
herbeizaubern {v} sihir yaparak getirmek
herbeiziehen {v} zorla çekerek getirmek
herbeiziehen {v} çekip getirmek
herbeizitieren {v} emrederek yanına çağırmak
herbekommen {v} almak
herbekommen {v} bir yerden eline geçmek
die Glasscherbe {sub} {f} cam kırığı
die Glasscherbe {sub} {f} kırık cam parçacığı
der Nacherbe {sub} {m} [Rechtswissenschaft] mirasta hak sahibi
der Nacherbe {sub} {m} [Rechtswissenschaft] mirasçı
der Nacherbe {sub} {m} mirasçı adayı
der Nacherbe {sub} {m} namzet mirasçı
die Scherbe {sub} {f} [Glas-] cam kırığı
die Scherbe {sub} {f} kırık
die Scherbe {sub} {f} kırık çömlek parçası
die Scherbe {sub} {f} parça
die Scherbe {sub} {f} çanak kırığı
0.003s