4 direkte Treffer gefunden für: Yeşil

Deutsch Türkisch
frisch {adj} yeşil
das Green {sub} {n} [Englisch] yeşil
grün {adj} yeşil
das Grüne {sub} {n} yeşil

77 indirekte Treffer gefunden für: Yeşil

Deutsch Türkisch
das Aerugo {sub} {n} yeşil küf
das Aerugo {sub} {n} yeşil pas
der Alexandrit {sub} {m} yeşil kırmızı renkli berilyumalüminat
die Alpenerle {sub} {f} yeşil akçaağaç
der Anger {sub} {m} yeşillik
die Anlage {sub} {f} [eines Parks, Gartens] yeşil alan
die Anlage {sub} {f} [Park] yeşillik
der Antialkoholiker {sub} {m} Yeşilaycı
die Antialkoholikerinnen {sub} {pl} [weiblich] Yeşilaycılar
das Atlasholz {sub} {n} yeşilodun
auf der anderen Seite der "grünen" Linie yeşil hattın öbür tarafında
auf der grünen Wiese yeşil alanda
auf der grünen Wiese yeşil sahada
auf der grünen Wiese errichtet yeşil sahada düzenlendi
Ausflug ins Grüne {sub} {m} yeşil alanı gezme
begrünen {v} yeşillendirmek
begrünt [er, sie, es~] yeşillendiriyor
begrünte Fläche {sub} {f} yeşillendirilmiş alan
begrüntes Dach {sub} {n} yeşilleştitilmiş çatı
die Begrünung {sub} {f} yeşillendirme
bei Grünlicht yeşil ışıkta
die Bergerie {sub} {f} yeşil akçaağaç
die Blauracke {sub} {f} yeşil karga
die Brechbohne {sub} {f} yeşil fasulye
der Brechbohnensalat {sub} {m} yeşil fasulye salatası
der Brummer {sub} {m} yeşil sinek
Bündnis 90,die Grünen yeşiller birlik partisi
das Chlorella {sub} {n} yeşil bir yosun türü
der Countdown {sub} {m} yeşil ışık
Dach, begrünntes- {sub} {n} yeşillendirilmiş çatı
der Demantoid {sub} {m} yeşil elmas
die Grünen [Grünen] Yeşiller
Dort, wo sich grün und blau treffen yeşil ile mavinin buluştuğu yer
das Dufrenit {sub} {n} yeşil fosfatlı demir
die Eidechse {sub} {f} yeşil kertenkele
die Eidechse {sub} {f} yeşilbaş
die Ente {sub} {f} yeşilbaş
enthaltsam {adj} yeşilaycı
ergrünen {v} yeşillenmek
Erhaltung von Dauergrünland {sub} {f} yeşil araziyi koruma
der Erzfischer {sub} {m} [Chloroceryle aenea] yeşil yalıçapkını [bir kuş türü]
Fabrik auf der grünen Wiese {sub} {f} yeşil alan üzerinde fabrika
feldgrau {adj} yeşile çalan gri renk
die Fisole {sub} {f} [österr.: grüne Bohne] yeşil fasulye
der Fisolensalat {sub} {m} [österr.] yeşil fasulye salatası
Fliegender Holländer {sub} {m} [Grünlilie] yeşil zambak
Flinker Heinrich {sub} {m} [Grünlilie] yeşil zambak
der Frosch {sub} {m} yeşil su kurbağa
der Frosch {sub} {m} yeşilbağa
die Frühlingszwiebel {sub} {f} yeşil soğan
die Frühlingszwiebeln {sub} {pl} yeşil soğanlar
am grünsten en yeşil
apfelgrün {adj} açık yeşil
blaugrün {adj} mavili-yeşil
bläulich Grün {sub} {n} mavimsi yeşil
braungrün {adj} esmer yeşil
dunkel-grün koyu yeşil
dunkelgrün {adj} koyu yeşil
erbsengrün {adj} bezelye gibi yeşil
frisches Grün {sub} {n} taze yeşil
gelbgrün {adj} sarıya çalan yeşil
das Gelbgrün {sub} {n} sarımsı yeşil
gelblich grün sarımsı yeşil
giftgrün {adj} güçlü parlak yeşil
grasgrün {adj} yemyeşil
grün vor Neid kıskançlıktan yeşil
grünbewachsen {adj} yemyeşil
grüner {adj} daha yeşil
grünste {adj} en yeşil
halbimmergrün {adj} yarı daimi yeşil
helles Grün {sub} {n} açık yeşil
hellgrün {adj} açık yeşil
hellgrün {adj} filizi yeşil
hellgrüne açık yeşil
Immergrün {adv} hep yeşil
knallgrün {adj} yemyeşil
leuchtend gelbgrün {adj} parlak sarı yeşil
0.004s