Keine direkten Treffer gefunden für: kıy

Deutsch Türkisch

51 indirekte Treffer gefunden für: kıy

Deutsch Türkisch
Abgabe von Wertpapieren zum Einheitspreis kıymetli evrakın tekdüzen fiyattan teslim edilmesi
abgeschlagener Splitter {sub} {m} kıymık
abgewertete Währung {sub} {f} kıymetten düşen para
das Abschätzen {sub} {n} kıymet biçme
abschätzen {v} [schätzte ab, hat abgeschätzt] kıymet biçmek
der Abschätzer {sub} {m} kıymet takdir eden
die Abschätzung {sub} {f} kıymet biçme
die Abschätzungskommission {sub} {f} kıymet takdir komisyonu
abwerten {v} kıymetten düşürmek
der Aktivposten {sub} {m} kıymetli şey
der Almandin {sub} {m} [edler Granat] kıymetli grena taşı
am Rand kıyıda
am Rand befindlich kıyıda olan
am Rand entlang kıyı boyu
am Rande kıyıda
am Rande gelegene Gebiete {sub} {pl} kıyıda bulunan bölgeler
am Ufer kıyıda
am Ufer entlang kıyı boyu
am Ufer liegend kıyıda olan
an der Küste entlang kıyı boyunca
an der Küste entlang kıyı boyun
an der Küste gelegen kıyı şeridinde olan
an der Küste gestrandet kıyıya vurmuş
an der Küste lebende Bevölkerung {sub} {f} kıyı şeridinde yaşayan halk
an die Küste kıyıya
an die Küste gehen {v} kıyıya gitmek
an Küste kıyıda
analog {adj} kıyas yoluyla
analog {adj} kıyasla
die Analogie {sub} {f} kıyas
die Analogiebildung {sub} {f} kıyas
Analogiebildungs- kıyas-
der Analogieschluss {sub} {m} kıyasla sonuca varma
Analogieschlüsse ziehen {v} kıyasla sonuca varmak
der Analogietest {sub} {m} kıyaslama testi
das Analogieverbot {sub} {n} kıyas yasağı
anbehalten {v} kıyafeti üzerinden çıkarmamak
anbehaltend {adj} kıyafeti üzerinden çıkarmayan
andermal {adv} kıyas yolu ile
angeben {v} [gab an, hat angegeben] kıymet takdir etmek
Anlage in Wertpapieren {sub} {f} kıymetli evrak olarak plasman
Anlage in Wertpapieren {sub} {f} kıymetli evrak olarak yatırım
anlassen {v} [ließ an, hat angelassen] kıyafetini çıkarmamak
ans Land gespült werden {v} kıyıya vurmak
ans Ufer werfen {v} kıyıya atmak
der Anschlag {sub} {m} kıymet takdiri
der Anschlag {sub} {m} kıyı
anschlagen {v} kıymet biçmek
das Ansehen {sub} {n} kıymet
anziehen {v} [zog an, hat angezogen] kıyafet giydirmek
die Apokalypse {sub} {f} [bildungssprachlich: Untergang, Unheil] kıyamet
0.002s