2 direkte Treffer gefunden für: suçu

Deutsch Türkisch
der Wassermann {sub} {m} sucu
der Wasserverkäufer {sub} {m} sucu

77 indirekte Treffer gefunden für: suçu

Deutsch Türkisch
die Allantiasis {sub} {f} sucuk, salam, sisis gibi gıdalar yoluyla oluşan zehirlenme
allantoid sucuk şeklinde
anflicken {v} [Umhgangssprachlich] suçunu başkasına atmak
auf frischer Tat [rechtswissenschaftlich] suçüstü
auf frischer Tat ertappen {v} suçüstü yakalamak
auf frischer Tat ertappt suçüstü yakalandı
auf frischer Tat ertappt werden {v} suçüstü yakalanmak
aus einer Schuld entlassen {v} suçunu affetmek
begnadigen {v} [begnadigte, hat begnadigt] suçunu bağışlamak
begnadigend {adj} suçunu bağışlayan
begnadigt [er, sie, es~] suçunu bağışlıyor
begnadigt werden {v} suçu bağışlanmak
begnadigte [er, sie, es~] suçunu bağışlamıştı
die Begnadigung {sub} {f} suçunu bağışlama
belegtes Wurstbrot {sub} {n} sucuklu ekmek
Bestreiten der Schuld {sub} {f} suçunu kabul etmeme
betreffen {v} [es betrifft, betraf hat betroffen] suçüstü yakalanmak
betreten {adj} suçüstü yakalanmış
bezahlen {v} [bezahlte, hat bezahlt] suçun bedelini ödemek
der Botulismus {sub} {m} sucuk-salam-sosis gibi gıdalar yoluyla oluşan gıda zehirlenmesi
der Bratwurststand {sub} {m} sucuk kızartan kulübe
der Delinquent {sub} {m} [jmd., der eine Straftat begangen hat] suçun faili
den Schwarzen Peter weitergeben suçu başkasına atmak
deskriptives Tatbestandsmerkmal {sub} {n} suçun fiili unsuru
Deskriptives Tatbestandsmerkmal {sub} {n} suçun fiili unsuru
die Schuld anderen zuschieben {v} suçu başkalarına yüklemek
die Schuld auf sich nehmen suçu üslenmek
die Schuld weitergeben suçu başkasına atmak
eine Schuld mindern suçu azaltmak
eine Schuld vergeben suçu affetmek
Eingeständnis der Schuld {sub} {n} suçun itirafı
Er gibt immer mir die Schuld! suçu hep benim üstüme atıyor
Ergreifung auf frischer Tat suçüstü yakalama
ertappen {v} suçüstü yakalamak
ertappt [er, sie, es~] suçüstü yakalıyor
erwischen {v} suçüstü yakalamak
erwischend {adj} suçüstü yakalayan
erwischt [er, sie, es~] suçüstü yakalıyor
erwischt werden {v} suçüstü yakalanmak
erwischte [er, sie, es~] suçüstü yakalamıştı
flagrantes Vergehen [Rechtswissenschaft] suçüstü
die Fleischwurst {sub} {f} sucuk çeşidi
freisprechen {v} suçunu bağışlamak
geständig {adj} [~ sein] suçunu itiraf etmek
geständig sein {v} suçunu itiraf etmiş olmak
geständiger Dieb {sub} {m} suçunu itiraf eden hırsız
geständiger Täter {sub} {m} suçunu itiraf eden fail
die Geständigkeit {sub} {f} suçunu itiraf etme
Gib mir nicht die Schuld suçu bana verme
hydrophil {adj} sucul
ich gebe die Schuld zu suçu kabul ediyorum
der Abfahrtsläufer {sub} {m} koşucu
Abstraktes Gefährdungsdelikt {sub} {n} soyut tehlike suçu
abstraktes Gefährdungsdelikt {sub} {n} soyut tehlike suçu
das Alkoholdelikt {sub} {n} sarhoşluk suçu
der Anspanner {sub} {m} koşucu
das Antragsvergehen {sub} {n} dilekçe suçu
der Ausläufer {sub} {m} koşucu
die Ausläuferin {sub} {f} [weiblich] koşucu
beiderseitiges Verschulden {sub} {n} her iki tarafın suçu
die Computerkriminalität {sub} {f} bilgisayar suçu
das Computerverbrechen {sub} {n} bilgisayar suçu
der Dauerläufer {sub} {m} uzun koşucu
das Diebstahlsdelikt {sub} {n} hırsızlık suçu
das Dienstvergehen {sub} {n} [rechtswissenschaftlich] görev suçu
das Dienstvergehen {sub} {n} görev suçu
das Dienstvergehen {sub} {n} görevini kötüye kullanma suçu
das Dienstvergehen {sub} {n} hizmet suçu
das Diskettenlaufwerk {sub} {n} disket süsücü
das Disziplinarvergehen {sub} {n} [rechtswissenschaftlich] disiplin suçu
das Dopingvergehen {sub} {n} doping suçu
das Drogenvergehen {sub} {n} uyuşturuculuk suçu
die Drogenbeschaffungskriminalität {sub} {f} uyuşturucu sağlma suçu
die Ehrenstrafe {sub} {f} haysiyet suçu
eigenes Verschulden {sub} {n} kendi suçu
das Eigenverschulden {sub} {n} kendi suçu
das Emissionsdelikt {sub} {n} yayım suçu
0.005s