andonnern
{v}
[donnerte an, hat angedonnert]
|
yüzüne karşı bağırmak
|
|
anlachen
{v}
[lachte an, hat angelacht]
|
yüzüne gülmek
|
|
anmalen
{v}
[sich]
|
yüzünü boyamak
|
|
anniesen
{v}
|
yüzüne karşı hapşırmak
|
|
ansehen
{v}
[sah an, hat angesehen]
|
yüzünden anlamak
|
|
ansehen
{v}
[sah an, hat angesehen]
|
yüzünden okumak
|
|
anspeien
{v}
|
yüzüne tükürmek
|
|
anspeiend
{adj}
|
yüzüne tüküren
|
|
das
Antiverhüllungsgesetz
{sub}
{n}
[Vermummungsverbot]
|
yüzünü örtme yasağı kanunu
|
|
beschämen
{v}
[beschämte, hat beschämt]
|
yüzünü kızartmak
|
|
bezirzen
{v}
[charmant überreden]
|
yüzüne gülerek başka bir şey elde etmek
|
|
breit grinsen
{v}
|
yüzüne bakıp gülmek
|
|
da
[angesichts dessen]
|
yüzünden
|
|
das Gesicht anschmieren
{v}
|
yüzünü kirletmek
|
|
das Gesicht anschmieren
{v}
|
yüzünü lekelemek
|
|
das Gesicht entstellen
{v}
|
yüzünün görünüşünü bozmak
|
|
das Gesicht zuwenden
{v}
|
yüzünü çevirmek
|
|
durch
{adv}
|
yüzünden
|
|
durchfurchen
{v}
{ugs.}
|
yüzünü buruşturmak
|
|
ein dickes Fell haben
|
yüzüne tükürsen yağmur yağıyor der
|
|
ein langes Gesicht machen
|
yüzünü asmak
|
|
ein Lächeln zog über sein Gesicht
|
yüzünde bir gülümseme oluştu
|
|
ein saures Gesicht machen
|
yüzünü ekşitmek
|
|
ein saures Gesicht zeigen
|
yüzünü ekşitmek
|
|
eine Fratze ziehen
{v}
|
yüzünü ekşitmek
|
|
einen Ausschlag im Gesicht bekommen
{v}
|
yüzünde çıban çıkmak
|
|
einhundertster Geburtstag
{sub}
{m}
|
yüzüncü yaş doğum günü
|
|
einhundertster Jahrestag
{sub}
{m}
|
yüzüncü gün
|
|
entgegenschlagen
{v}
[Nebel]
|
yüzüne çarpmak
|
|
erfreuen
{v}
|
yüzünü güldürmek
|
|
die
Erythrophobie
{sub}
{f}
|
yüzünün kızarmasından korku
|
|
die
Fratze
{sub}
{f}
[abwertend]
|
yüzünü ekşitme
|
|
Fratzengesicht machen
{v}
|
yüzünü ekşitmek
|
|
Fratzengesicht machen
{v}
|
yüzünü buruşturmak
|
|
Geld scheffeln
{v}
|
yüzünü tutmak
|
|
Gesicht entstellen
{v}
|
yüzünü değiştirmek
|
|
Gesichter schneiden
{v}
|
yüzünü gözünü oynatmak
|
|
der
Gesichtsausdruck
{sub}
{m}
|
yüzün aldığı tavır
|
|
die
Gesichtsverhüllung
{sub}
{f}
|
yüzünü örtmek
|
|
die
Gesichtsverhüllung
{sub}
{f}
|
yüzüne peçe takmak
|
|
das
Gestümper
{sub}
{n}
{ugs.}
|
yüzüne gözüne bulaştırma
|
|
Grimassen machen
{v}
|
yüzünü buruşturmak
|
|
Grimassen schneiden
{v}
|
yüzünü gözünü oynatmak
|
|
Grimassen schneidend
|
yüzünü gözünü oynatan
|
|
Grimassen ziehen
{v}
|
yüzünü buruşturan
|
|
grimassieren
{v}
|
yüzünü kasıp garip şekillere sokmak
|
|
das
Grimassieren
{sub}
{n}
|
yüzünü kasıp garip şekillere sokma
|
|
grinst an
[er, sie, es~]
|
yüzüne sırıtıyor
|
|
grinste an
[er, sie, es~]
|
yüzüne sırıtmıştı
|
|
grundhässlich
{adj}
|
yüzüne bakılmaz
|
|
hinwenden
[sich]
|
yüzünü o yöne çevirmek
|
|