13 direkte Treffer gefunden für: yüzey


77 indirekte Treffer gefunden für: yüzey

Deutsch Türkisch
ablatieren {v} [ablatierte, hat ablatiert] yüzeyini eritmek
die Ablation {sub} {f} [Geographie] yüzey erime
das Absäuern {sub} {n} yüzey muamele etme
absäuern {v} yüzey muamele etmek
die Absäuerung {sub} {f} yüzey muamelesi
absäuren {v} [säuerte ab, hat abgesäuert] yüzeyi asitle muamele etmek
abtoppen {v} [Buch: flüchtig lesen] yüzeysel okumak
abtoppen {v} yüzeysel dokunmak
das Adsorbens {sub} {n} yüzeyde toplanan
Albit [Mineral] yüzeye parelel
an der Oberfläche yüzeyde
an der Oberfläche erscheinen {v} yüzeyde görünmek
an der Oberfläche härten yüzeyini sertleştirmek
an die Oberfläche kommen {v} yüzeye çıkmak
an der Oberfläche bleiben {v} yüzeyde kalmak
der Anriss {sub} {m} [oberflächlicher Riss] yüzeyde çatlak
aufliegend {adj} yüzeyden taşan
Aufrauhung an Oberflächen {sub} {f} yüzeyleri prüzleştirme
das Aufschwimmen {sub} {n} yüzeyde yüzme
aufschwimmen {v} [schwomm auf, ist aufgeschwommen] yüzeyde kalmak
aufschwimmen {v} [schwomm auf, ist aufgeschwommen] yüzeyde yüzmek
die Auftragsschweißung {sub} {f} yüzey kaynağı
äußerlich {adj} yüzeysel
äußerlich erkennbarer Mangel {sub} {m} yüzeyde görülen ayıp
äußerlich erkennbarer Mangel {sub} {m} yüzeyde görülen kusur
äußerliche Anpassung {sub} {f} yüzeysel uyum
die Beflammung {sub} {f} [zur Vorbehandlung einer Oberfläche zur Optimierung der Benetzbarkeit] yüzeyi işlemden önce aktifleştirme
der Blitzbericht {sub} {m} yüzeysel rapor
die Bodenerosion {sub} {f} yüzey erozyonu
die Fläche berechnen yüzeyi hesaplamak
die Oberfläche durchbrechen yüzeyden geçmek
die Oberfläche zerkratzen yüzeyini tırmalamak
die Dysästhesie {sub} {f} yüzeysel deri duyus algısında gerçeğe uyumsuzluk
einen flüchtigen Blick erhaschen {v} yüzeysel bir bakış yakalamak
einscharren {v} yüzeyden gömmek
die Einstreichmaschine {sub} {f} yüzeye sürme makinesi
erblickte flüchtig [er, sie, es~] yüzeysel görmüştü
Fehler auf der Oberfläche {sub} {m} yüzeyde hata
Feldbegehung [Geologie] yüzey araştırması
die Feldbegehung {sub} {f} [Geologie] yüzey araştırması (yerbilim)
die Feldbegehung {sub} {f} yüzey araştırması
die Flachheit {sub} {f} [Bemerkung] yüzeysellik
flatterhaft {adj} [oberflächlich] yüzeysel
flatterhafter Charakter {sub} {m} yüzeysel, sebatsız karakter
flusig {adj} [u.a. flussig] yüzeysel, hatalı
die Flusigkeit {sub} {f} yüzeysellik hatalılık
Fläche aufteilen {v} yüzeyi bölmek
Fläche füllen {v} yüzeyi doldurmak
die Flächen {sub} {pl} [Ober-] yüzeyler
Flächen schleifen {v} yüzeyleri boyamak
die Flächenanziehung {sub} {f} yüzey çekimi
die Abfallflanke {sub} {f} inişli yüzey
abgesetzte Fläche {sub} {f} alçaltılmış yüzey
abhängige Facette {sub} {f} bağımlı yüzey
die Ablenkfläche {sub} {f} saptırıcı yüzey
die Abraumfläche {sub} {f} döküntülü yüzey
die Absonderungsfläche {sub} {f} ayırılan yüzey
die Absorberfläche {sub} {f} emici yüzey
die Absorberoberfläche {sub} {f} emici üst yüzey
die Absorptionsfläche {sub} {f} emici yüzey
die Absorptionsoberfläche {sub} {f} emici üst yüzey
die Abstandsfläche {sub} {f} ara yüzey
abziehbare Oberfläche {sub} {f} soyulabilir yüzey
aktive Oberfläche {sub} {f} etkili yüzey
die Anflanschfläche {sub} {f} kenarını kıvrılan yüzey
die Anschraubfläche {sub} {f} vidalı yüzey
der Anstrichuntergrund {sub} {m} boya yapılan yüzey
die Antriebsebene {sub} {f} işletici yüzey
die Apfelsinenhaut {sub} {f} [Lackfehler] portakal kabuğuna benzer yüzey
der Apfelsinenschaleneffekt {sub} {m} [Lackfehler] portakal kabuğuna benzeyen yüzey
aplanatische Oberfläche {sub} {f} aplanetik yüzey
asphärische Oberfläche {sub} {f} küresel yüzey
aufliegende Fläche {sub} {f} konan yüzey
ausgedehnte Ebene {sub} {f} genişletilmiş yüzey
die Aushubfläche {sub} {f} kazılmış yüzey
die Außenoberfläche {sub} {f} dış yüzey
die Axialebene {sub} {f} eksenel yüzey
0.005s