Keine direkten Treffer gefunden für: glu

Deutsch Türkisch

77 indirekte Treffer gefunden für: glu

Deutsch Türkisch
anlächelnd {adj} glümseyerek bakan
die Beryllerde {sub} {f} [Mineral] glüsin
die Dextrose {sub} {f} glukoz
der Eiweißleim {sub} {m} glütenli tutkal
die Glucinsäure {sub} {f} glüsin asidi
gluck [kein Pl.: gluck gluck] glu glu (su)
gluck gluck machen {v} glu glu etmek
die Glucke {sub} {f} [Zoologie] kuluçka tavuk
die Glucke {sub} {f} [Zoologie] anaç
die Glucke {sub} {f} {ugs.} [Eine fürsorgliche Mutter] çocuklarına kanat gerip bakan anne
glucken {v} [brüten] kuluçkaya yatmak
glucken {v} [Henne] gıdaklayan tavuk
gluckend {adj} burdağan
die Gluckente {sub} {f} kuluçka ördeği
das Gluckergeräusch {sub} {n} gıdaklama sesi
gluckern {v} {ugs.} gluk gluk ses çıkararak akmak
gluckernd {adj} gürül gürül
die Gluckhenne {sub} {f} [Zoologie] gıdaklayan tavuk
die Gluckhenne {sub} {f} [Zoologie] kuluçka tavuğu
das Glucksen {sub} {n} gluk gluk sesleri çıkararak akma
glucksen {v} gluk gluk sesleri çıkararak akmak
glucksen {v} içinden gülmek
glucksend {adj} gürül gürül
glucksend {adj} içinden gülerek
glucksendes Geräusch {sub} {n} gürül gürül ses
der Gluckser {sub} {m} [Schluckauf] hıçkırık
der Glücksfaktor {sub} {m} şans faktörü
die Glücksfaktoren {sub} {pl} şans faktörleri
gluckst [er, sie, es~] hıçkırıyor
gluckste [er, sie, es~] hıçkırmıştı
glucksten [sie~] hıçkırmışlardı
die Gluconsäure {sub} {f} glülonik asid
die Glucoproteine {sub} {pl} glükonik proteinler
das Glucosamin {sub} {n} glikozamin
das Glucosan {sub} {n} [Chemie] glikozan
die Glucose {sub} {f} glikoz
der Glucoseester {sub} {m} glikoz esteri
der Glucoseether {sub} {m} glikoz eteri
die Glucosefabrik {sub} {f} glikoz fabrikası
die Glucoseoxidase {sub} {f} oksizen taşıyan glikoz enzimi
das Glucosid {sub} {n} glukozit
die Glucoside {sub} {pl} glukozitler
die Glukose {sub} {f} üzüm şekeri
Glukose-Toleranzfaktor üzüm şekeri tolerans faktörü
Glukoseausscheidung im Harn {sub} {f} idrarla üzüm şekeri olma
die Glukoseintoleranz {sub} {f} üzüm şekeri tolerans yokluğu
das Glukosemolekül {sub} {n} üzüm şekeri molekülü
der Glukosesirup {sub} {m} üzüm şekeri şurubu
der Glukosetest {sub} {m} üzüm şekeri etsti
die Glukosetoleranz {sub} {f} üzüm şekeri toleransı
der Glukosetoleranztest {sub} {m} üzüm şekeri tolerans deneyi
adoptierter Patensohn {sub} {m} evlat edinilen kirve oğlu
der Alkuin {sub} {m} bir soylu ailenin oğlu
das Arschloch {sub} {n} [vulgär] herifçioğlu
der Bauernsohn {sub} {m} köylü oğlu
das Biest {sub} {n} {ugs.} (küfür) itoğlu
der Cousin {sub} {m} amca oğlu
der Cousin {sub} {m} dayı oğlu
der Cousin {sub} {m} dayıoğlu
der Cousin {sub} {m} hala oğlu
der Cousin {sub} {m} teyze oğlu
der Cousin {sub} {m} teyzeoğlu
der Königssohn, der sich vor nichts fürchtete hiçbir şeyden korkmayan Kral oğlu
echter Spross {sub} {m} [Redewendung] babasının oğlu
der Edinburger {sub} {m} Edinburglu
die Edinburgerin {sub} {f} [weiblich] Edinburglu
der Freiburger {sub} {m} Freiburglu
der Großenkel {sub} {m} torun oğlu
der Iglu {sub} {m} Eskimo evi
der Iglu {sub} {m} iglu
junior {adj} oğlu
der Juniorchef {sub} {m} şefin oğlu
katalogisiert {adj} kataloglu
der Kaufmannssohn {sub} {m} tüccar oğlu
das Menschengeschlecht {sub} {n} insanoğlu
das Menschenkind {sub} {n} insanoğlu
der Menschensohn {sub} {m} insanoğlu
0.004s