9 direkte Treffer gefunden für: kansız


38 indirekte Treffer gefunden für: kansız

Deutsch Türkisch
die Anämie {sub} {f} [Med.] kansızlık
die Bleichsucht {sub} {f} kansızlık
die Blutarmut {sub} {f} kansızlık
blutlos machen {v} kansız yapmak
die Blutlosigkeit {sub} {f} [Med.] kansızlık
Blutlosigkeits- kansızlık-
der Blutmangel {sub} {m} kansızlık
das Eisensäuerling {sub} {n} kansızlığa karşı içilen karbondioksit içeren kaynak suyu
das Epoetin {sub} {n} [Erythropoetin] kansızlık tedavisinde kullanılan ilaç
unblutige Revolution {sub} {f} kansız devrim
unblutiger Sieg {sub} {m} kansız zafer
die Unblutigkeit {sub} {f} kansızlık
absolut unmöglich tamamen imkânsız
ausgeschlossen {adj} imkânsız
beim besten Willen nicht istesemde imkânsız
da ist Hopfen und Malz verloren [nicht mehr reparierbar] tamiri imkânsız
das ist ausgeschlossen bu imkânsız
glatte Unmöglichkeit {sub} {f} tamamen imkânsız
Ihm kann man nichts vormachen onun gözünü boyamak imkânsız
irreparabel {adj} telâfisi imkânsız
keine Chance! {ugs.} imkânsız
menschenunmöglich {adj} insan tarafından imkânsız
narrensicher {adj} yanlış kullanılması imkânsız
nicht übertragbar transferi imkânsız
schier unmöglich {adj} [geradezu, nahezu, fast] hemen hemen imkânsız
sehr unwahrscheinlich {v} çok imkânsız
so gut wie aussichtslos hemen hemen imkânsız
unausführbar {adj} yapılması imkânsız
undefinierbar {adj} tarifi imkânsız
undurchführbar {adj} uygulanması imkânsız
undurchführbar {adj} yapılması imkânsız
uneinbringlich {adj} telâfisi imkânsız
unergründlich {adj} anlaşılması imkânsız
unersetzlich {adj} telâfisi imkânsız
unheilbar {adj} tedavisi imkânsız
unheilsam {adj} tedavisi imkânsız
unkaputtbar {adj} {ugs.} bozulması imkânsız
unkontrollierbar kontrolu imkânsız
0.003s