Keine direkten Treffer gefunden für: vollen

Deutsch Türkisch

54 indirekte Treffer gefunden für: vollen

Deutsch Türkisch
vollenden {v} başarmak
vollenden {v} bitirmek
vollenden {v} sonuçlandırmak
vollenden {v} tamamlamak
vollenden, sich- {v} bitmek
vollendend {adj} bitiren
der Vollender {sub} {m} bitiren
vollendet {adj} [vollkommen] kusursuz
vollendet {adj} [vollkommen] mükemmel
vollendet {adj} [vollkommen] yetkin
vollendet {adj} bitirilmiş
vollendet {adj} bitmiş
vollendet {adj} harikulade
vollendet {adj} kusursuz
vollendet {adj} mükemmel
vollendet {adj} tamamlanmış
vollendet sein {v} tamamlanmış olmak
vollendete Arbeit {sub} {f} tamamlanmış
vollendete Schönheit {sub} {f} tam güzellik
vollendete Tat {sub} {f} yerine getirilmiş
vollendete Tatsache {sub} {f} emrivaki
vollendete Tatsache {sub} {f} oldubitti
vollendeter Bau {sub} {m} tamamlanmış inşaat
vollendeter Politiker {sub} {m} muhteşem politikacı
vollendetes Altersjahr {sub} {m} tamamlanmış yaş yılı
vollends {adv} bir de
vollends {adv} bundan başka
vollends {adv} büsbütün
vollends {adv} bütünüyle
vollends {adv} tamamen
vollends {adv} tamamıyla
vollends {adv} üstüne üstlük
vollends anhalten {v} tamamen durmak
die Vollendung {sub} {f} bitirme
die Vollendung {sub} {f} bitme
die Vollendung {sub} {f} ikmal
die Vollendung {sub} {f} kemal
die Vollendung {sub} {f} kusursuzluk
die Vollendung {sub} {f} mükemmellik
die Vollendung {sub} {f} sonuçlandırma
die Vollendung {sub} {f} tamamlama
die Vollendung {sub} {f} tamamlanma
die Vollendung {sub} {f} tamlık
die Vollendung {sub} {f} tekmil
Vollendung des Verbrechens {sub} {f} cürmün tamamlanması
Vollendung entgegen gehen {v} kemaline ermek
die Vollendungen {sub} {pl} tamamlamalar
der Vollendungsstatus {sub} {m} tamamlama statüsü
vollentsalzen {v} tuzdan tam arındırmak
die Vollentsalzungsanlage {sub} {f} tuzdan tam arındırma tesisi
vollentwickelt {adj} tam gelişmiş
aus dem Vollen bol keseden
Schleier des Geheimnisvollen {sub} {m} gizemlilik örtüsü
Schleifen aus dem Vollen {sub} {n} ilk taşlama
0.003s