19 direkte Treffer gefunden für: yoksul


60 indirekte Treffer gefunden für: yoksul

Deutsch Türkisch
an der Armutsgrenze yoksulluk sınırında
an der Armutsgrenze leben {v} yoksulluk sınırında yaşamak
das Armeleuteessen {sub} {n} yoksul insanların yiyeceği
der Armeleutegeruch {sub} {m} yoksul insanların kokusu
der Armenanwalt {sub} {m} yoksular savunmanı
das Armenasyl {sub} {n} yoksullar sığınağı
die Armenfürsorge {sub} {f} yoksullar için yardım
das Armengesetz {sub} {n} yoksullar yasası
das Armenhaus {sub} {n} yoksullar evi
die Armenkasse {sub} {f} yoksullar sandığı
die Armenküche {sub} {f} yoksullara yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu
das Armenrecht {sub} {n} yoksullar hukuku
die Armenschule {sub} {f} yoksullar okulu
die Armensteuer {sub} {f} [beim Islam] yoksullar vergisi
die Armensubkultur {sub} {f} yoksulluk altkültürü
das Armenviertel {sub} {n} yoksullar mahallesi
die Armut {sub} {f} yoksulluk
Armut erzeugen {v} yoksulluk yaratmak
Armut machte sich breit yoksulluk çoğaldı
die Armutbekämpfungsstrategie {sub} {f} yoksullukla mücadele stratejisi
die Armutsbekämpfung {sub} {f} yoksullukla mücadele
der Armutsbericht {sub} {m} yoksulluk raporu
die Armutsberichterstattung {sub} {f} yoksulluk raporunun sunumu
die Armutsbewegung {sub} {f} yoksullar hareketlenmesi
der Armutsfall {sub} {m} yoksulluk
die Armutsfalle {sub} {f} yoksulluk tuzağı
die Armutsfalle {sub} {f} yoksulluk çukuru
der Armutsflüchtling {sub} {m} yoksulluk göçmeni
die Armutsforchung {sub} {f} yoksulluk araştırması
der Armutsforscher {sub} {m} yoksulluk araştırıcısı
die Armutsforschung {sub} {f} yoksulluk araştırması
das Armutsgebiet {sub} {n} yoksulluk bölgesi
die Armutsgefährdungsschwelle {sub} {f} yoksulluk sınırı
die Armutsgrenze {sub} {f} yoksulluk sınırı
die Armutsminderung {sub} {f} yoksulluğu azaltma
das Armutsminderungsstrategiepapier {sub} {n} yoksulluğu azaltma stratejisi kâğıdı
die Armutsquote {sub} {f} yoksulluk oranı
die Armutsreduzierung {sub} {f} yoksulluğu azaltma
das Armutsrisiko {sub} {n} yoksulluk riski
die Armutsschwelle {sub} {f} yoksulluk eşiği
die Armutssgrenze {sub} {f} yoksulluk sınırı
die Armutsspirale {sub} {f} yoksulluk helezonisi
die Armutszone {sub} {f} yoksul bölge
auspowern {v} [powertde aus, hat ausgepowert] yoksullaştırmak
die Auspowerung {sub} {f} [Ekonomie] yoksullaştırma
die Ärmlichkeit {sub} {f} [Elend] yoksulluk
bedürftig sein {v} yoksul olmak
die Bedürftige {sub} {pl} yoksullar
bedürftige Behinderte {sub} {f} yoksul özürlü
Bedürftiger alter Mensch {sub} {m} yoksul yaşlı
Bedürftiges Kind {sub} {n} yoksul çocuk
arm und mittellos fakir ve yoksul
bedürftigste {adj} en yoksul
bettelarm {adj} dilenecek kadar yoksul
bettelarm {adj} çok yoksul
gefühlsarm {adj} duyguca yoksul
liebesunfähig {adj} sevgiden yoksul
die Liebesunfähigkeit {sub} {f} sevgiden yoksul
unbemittelter {adj} daha yoksul
unbemitteltste {adj} en yoksul
0.005s