14 direkte Treffer gefunden für: fazla


77 indirekte Treffer gefunden für: fazla

Deutsch Türkisch
abbummeln {v} [bummelte ab, hat abgebummelt: z.B. Überstunden abbummeln] fazla mesai yerine izin almak
abfeiern {v} {ugs.} [(Jargon) (Mehrarbeit) durch Freistunden, Freizeit ausgleichen] fazla mesai karşılığı fazla tatil yapmak
Abfluss überschüssiger Nährstoffe {sub} {m} fazla besin maddelerinin dışarı atılması
abgeschnürt fazlaca sıkıştırılmış
Ableitstoßstrom eines Überspannungsableiters {sub} {m} fazla gerilim hattının deşarj akımı
Absatz des Überschusses {sub} {m} fazlalıkları satma
Abschöpfen von Überschusswasser {sub} {n} fazla suyu almak
Akkumulator mit Schutz gegen Überlast {sub} {m} fazla yüke karşı korumalı akümülatör
allzu {adv} fazlasıyla
allzu bereit {adj} fazlasıyla hazır
allzu sehr {adv} fazlasıyla
allzu viel {adj} fazlasıyla
Angst zuviel zu essen fazla yeme korkusu
anschwellen {v} [Laustärke, Intensität] fazlalaşmak
anschwellen {v} [schwoll an, ist angeschwollen] fazlalaşmak
der Arbeitsüberschuss {sub} {m} fazla enerji
auf die leichte Schulter nehmen fazla önem vermemek
auf die leichte Schulter nehmen fazla önemsememek
aufgetakelt {adj} fazla yüklü
aufgetakelt sein {v} {ugs.} fazla yüklü olmak
das Aufhebens {sub} {n} {ugs.} fazla büyütmeme
die Auflast {sub} {f} fazla yük
die Auflastung {sub} {f} fazla yükleme
der Ausgleichstag {sub} {m} [im Beruf] fazla mesai dengelemek için izinli gün
Ausschaltung durch Überspannung {sub} {f} fazla gerilimle devreden çıkarma
der Ballast {sub} {m} fazlalık
berechnen, zuviel~ {v} fazla hesaplamak
Bereitschaft zu Überstunden {sub} {f} fazla mesai yapmaya hazır olma
bluten {v} {ugs.} [blutete, hat geblutet] fazla para ödemek
das Bremsventil {sub} {n} fazla basınç supabı
Bruch bei Überlastung {sub} {m} fazla yükten kırılma
dazu noch fazla olarak
dazugewinnen {v} fazladan kazanmak
den Bogen überspannen {v} {ugs.} fazla ileri gitmek
dick schmieren fazla yağlamak
Dicke {adj} fazlasıyla
das Doppelbier {sub} {n} fazla alkollü sert bira
der Drängler {sub} {m} [Straßenverkehr] fazla yaklaşan
die Dränglerin {sub} {f} [weiblich: Straßenverkehr] fazla yaklaşan
durch Nachfrageüberhang ausgelöste Inflation fazla talebin oluşturduğu enflasyon
durchforsten {v} fazla ağaçları kesmek
die Energiemehrbedarfszahl {sub} {f} fazla enerji gerksinim sayısı
Er fackelt nicht lange fazla düşünmez
er verträgt nicht viel {ugs.} fazla dayanıklı değil
er übertrieb fazla abartmıştı
Erde entwachsen [die~] fazla büyümek
erhöhen {v} fazlalaştırmak
Ermäßigung bei Mengenabnahme {sub} {f} fazla satın almada fiyat indirimi
erpicht {adj} fazlaca
es mit etwas ganz genau nehmen {v} fazla itina göstermek
etepetete sein {ugs.} fazla titiz
allermeiste {adv} en fazla
allzu sehr {adv} oldukça fazla
allzu viel {adj} oldukça fazla
allzu viel {adj} çok fazla
allzuviel çok fazla
anderthalbmal so viel bir buçuk misli daha fazla
ausgiebig {adj} gereğinden fazla
älter als 10 on yaşından fazla
das äußerstes {sub} {n} en fazla
betäubend {adj} aşırı fazla
betäubend {adj} haddinden fazla
beträchtlich {adj} oldukça fazla
beträchtlich {adj} çok fazla
breiter als hoch sein genişliği yüksekliğinden daha fazla
darüber {adv} daha fazla
darüberhinaus [mehr] daha fazla
das geht etwas zu weit bu kadarıda fazla
das ist ein bisschen viel verlangt bu kadarıda fazla
das ist ein starkes Stück bu kadarı da fazla
das Risiko ist mir zu groß, hoch bu risk bana göre çok fazla
das schlägt dem Fass den Boden aus bu kadarı da fazla
Dicke {adj} haddinden fazla
die Vorteile überwiegen die Nachteile yararları zararlarından fazla
die Vorteile überwiegen die Nachteile bei weitem yararları zararlarından çok fazla
drastisch {adj} çok fazla
drei sind einer zu viel üçler biri fazla
0.006s