19 direkte Treffer gefunden für: klar


77 indirekte Treffer gefunden für: klar

Deutsch Türkisch
das Chlorarsengas {sub} {n} klark
die Clark-element {sub} {f} klark pili
das Fass {sub} {n} [Klarinette] klarnet ağızlığının hemen altındaki kısım
die Gellflöte {sub} {f} klarnet
klar abgegrenzt açık sınırlanmış
klar abgegrenzte Aufgabe {sub} {f} açık belirtilmiş görev
klar auf der Hand liegen {v} apaçık olmak
klar auf Hand liegen {v} besbelli olmak
klar ausdrücken {v} açık ifade etmek
klar aussprechen {v} açık söylemek
klar bestimmte Umrisse {sub} {pl} açık belirlenmiş taslaklar
klar bestimmter Umriss {sub} {m} açık belirlenmiş taslak
klar definiert açık tanımlanmış
klar definierte Abgrenzung {sub} {f} açık belirlenmiş sınırlama
klar denkend {adj} gerçekçi düşünen
klar denkend {adj} sakin düşünen
klar erkennen {v} net tanımak
klar ersichtlich açık görünüyor
klar ersichtlich açık görünen
klar formulierte Aufgabe {sub} {f} açıkça dile getirilmiş görev
klar gegliedert belirgin sınıflara ayrılmış
klar ins Auge fassen {v} bir şeyi değerlendirmek
klar ins Auge fassen {v} belli bir yöntemi benimsemek
klar kommen {v} anlamak
klar machen {v} [Verkehr] yelken açmak
klar machen {v} anlatmak
klar machen {v} açıklamak
klar machen {v} berraklaştırmak
klar machen {v} izah etmek
klar Schiff machen {v} [aufräumen] temizlik yapıp bitirmek
klar Schiff machen {v} bir şeye hazır olmak
klar sehen {v} bir şeyi biraz anlamış olmak
klar sein {v} açık olmak
klar umrissen açık taslağı yapılmış
klar und deutlich {adj} apaçık
klar und deutlich {adj} besbelli
klar und deutlich {adj} ortada
klar und deutlich festlegen {v} apaçık saptamak
klar und deutlich sprechen {v} apaçık konuşmak
klar und einfach {adj} apaçık
klar und kalt werden {v} havanın ayaza kaçması
klar urteilend açık karar veren
klar verständlich açık anlaşılır
klar werden {v} aydınlanmak
klar werden {v} netleşmek
klar werden {v} bir şey hakkında bilgilenmek
klar werden {v} belirgin hale gelmek
klar werden {v} görünürlük kazanmak
klar werden {v} belirmeye başlamak
klar wie der helle Tag gün ışığı gibi açık
klar wie Glas cam gibi berrak
die Abbrüche {sub} {pl} kırıklar
die Abenddämmerungen {sub} {pl} alaca karanlıklar
aber klar tabii!
die Abfälle {sub} {pl} atıklar
Abfälle aus der Herstellung von anorganischen Pigmenten und Farbgebern {sub} {pl} boyalar ve anorganik boya maddelerinden oluşan atıklar
Abfälle aus der Milchverarbeitung {sub} {pl} Süt işlemesinden oluşan atıklar
Abfälle mit denselben physikalischen und chemischen Eigenschaften {sub} {pl} fiziksel ve kimyasal özellikleri bir olanb atıklar
Abfälle, betriebliche~ {sub} {pl} endüstriyel atıklar
Abfälle, gefährliche~ {sub} {pl} tehlikeli atıklar
Abfälle, hausmüllähnliche~ {sub} {pl} ev çöpüne benzer atıklar
Abfälle, landwirtschaftliche~ {sub} {pl} tarımsal atıklar
Abfälle, lösungsmittelhaltige~ {sub} {pl} çözücü madde ihtiva eden atıklar
abgeleitete Rechte {sub} {pl} türetilmiş haklar
die Abgeschlossenheiten {sub} {pl} ayrılmışıklar
abgesicherte Forderungen {sub} {pl} emniyetli alacaklar
abgetreten Außenstände {sub} {pl} vazgeçilmiş alacaklar
abgetretene Forderungen {sub} {pl} devir ve temlik edilen alacaklar
abhängige Bestände {sub} {pl} bağımlı stoklar
die Abhängigkeiten {sub} {pl} bağımlılıklar
die Ablagen {sub} {pl} dosyalara konulacak evraklar
abnehmende Ressourcen {sub} {pl} azalan kaynaklar
die Abnormitäten {sub} {pl} kurala aykırılıklar
die Abnützungen {sub} {pl} yorgunluklar
die Abolitionen {sub} {pl} yasaklar
die Abortifikans {sub} {pl} başarısızlıklar
die Abplatzungen {sub} {pl} çatlaklar
0.005s