6 direkte Treffer gefunden für: Weite


77 indirekte Treffer gefunden für: Weite

Deutsch Türkisch
weite Ausdehnung {sub} {f} çok uzama
weite Auslegung {sub} {f} [z.B. eines Gesetzes] kapsamını geniş tutma
weite Einsicht {sub} {f} geniş anlayış
weite Entfernung {sub} {f} uzak mesafe
weite Felder {sub} {pl} uçsuz bucaksız tarlalar
weite Flächen {sub} {pl} geniş alanlar
weite Gebiete {sub} {pl} geniş bölgeler
weite Hose {sub} {f} bol pantolon
weite Hosen {sub} {pl} bol pantolonlar
weite Kreise ansprechen {v} geniş çevrelere hitap etmek
weite Kreise der Bevölkerung {v} geniş halk cevreleri
weite Kreise ziehen {v} geniş çemberler yapmak
weite Profile {sub} {pl} geniş profiller
weite Reichweite {sub} {f} uzun menzil
weite Reise {sub} {f} uzak seyahat
weite Räume {sub} {pl} geniş odalar
weite Röcke {sub} {pl} geniş eteklikler
weite Strecken fahren {v} taşıtla uzun mesafeler katetmek
weite Verbreitung {sub} {f} geniş yayılım
weite Welt {sub} {f} uzaklar
Weite, lichte- {sub} {f} genişlik
die Weiten {sub} {pl} uzaklıklar
weiten {v} [sich ~] genişlemek
weiten {v} genişletmek
Weiten des Ozeans {sub} {pl} okyanusların genişliği
weitend {adj} genişleten
weitend [sich~] genişleyen
weitentfernt {adv} çok uzakta
weiter {adj} daha geniş
weiter {adv} [außerdem] ayrıca
weiter {adv} [außerdem] bundan başka
weiter {adv} [Komparativ von weit] daha uzak
weiter {adv} [sonstige] başka
weiter {adv} [sonstige] diğer
weiter {adv} [sonstige] öteki
weiter als …den daha uzak
weiter ansteigen {v} yükselmeğe devam etmek
weiter auseinanderliegen aralarında büyük mesafe olmak
weiter ausführen {v} daha geniş izah etmek
weiter ausholen {sub} {f} çok gerilerden başlamak
weiter bearbeiten {v} işleme devam etmek
weiter befördern {v} kademesini yükseltmeğe devam etmek
weiter blättern {v} yaprakları çevirmeğe devam etmek
weiter draußen {adv} daha dışarıda
weiter entfernt {adv} daha uzakta
weiter erhalten {v} almağa devam etmek
weiter erklären {v} daha geniş açıklamak
weiter existieren {v} hâlâ var olmak
weiter fragen {sub} {f} soru sormaya devam etmek
weiter geben {v} başkasına verme
weiter gehen {v} yürümeye devam etmek
die Abendweite {sub} {f} akşam uzunluğu
abgeschätzte Reichweite {sub} {f} tahmini menzil
die Abstimmphasenweite {sub} {f} ayarlanmış faz dalgası
Alphateilchen großer Reichweite {sub} {n} yüksek menzilli alfa parçacığı
auf kurze Schussweite kısa atış mesafesinde
die Ausschüttweite {sub} {f} devirme yarı çapı
außer Hörweite duylmaz uzaklıkta
außer Reichweite erim dışı
außer Reichweite menzil (veya erim) dışında
außer Reichweite menzil dışı
außer Rufweite ses erimi dışı
außer Schussweite kurşun erişim dışı
außer Sichtweite görünüm dışı
außerhalb der Reichweite erişim dışında
die Backenweite {sub} {f} çenel genişliği
die Basisweite {sub} {f} [beim Transistor] baz genişliği
die Beförderungsweite {sub} {f} taşıma uzaklığı
die Bettweite {sub} {f} yatak genişliği
die Bezugsweite {sub} {f} referans uzaklığı
die Bildweite {sub} {f} resim mesafesi
die Bogenweite {sub} {f} bir yayın gerilme derecesi
die Bogenweite {sub} {f} kemer açıklığı
die Bohrweite {sub} {f} delik genişliği
die Brennweite {sub} {f} fokal mesafe
die Brennweite {sub} {f} odak uzaklığı
die Brustweite {sub} {f} göğüs genişliği
0.005s