3 direkte Treffer gefunden für: deniz

Deutsch Türkisch
das Meer {sub} {n} [Geologie] deniz
die See {sub} {f} [Ozean] deniz
das Wasser {sub} {n} [Meer] deniz

77 indirekte Treffer gefunden für: deniz

Deutsch Türkisch
Abkommen betreffend die Beschießung durch Seestreitkräfte in Kriegszeiten deniz kuvvetlerinin savaş esnasında ateş etmesine ilişkin anlaşma
Abkommen betreffend die Rechte und Pflichten der Neutralen im Falle eines Seekriegs deniz savaşı anında bağımsızların hak ve görevleri hakkında anlaşma
Abkommen über die Legung von unterseeischen selbsttätigen Kontaktminen {sub} {n} denizaltı mayın koyma hakkında uluslararası anlaşma
Abkommen über die Zusammenarbeit in der Seefischerei {sub} {n} deniz balıkçılığı hakkında anlaşma
absegeln {v} [segelte ab, hat abgesegelt] denize açılmak
absegelnd {adj} denize açılan
Abteilung Seeschiffahrt {sub} {f} deniz gemiciliği bölümü
Abwasserrohr ins Meer {sub} {n} denize verilen atık su borusu
abyssisch {adj} denizin derinliğine ait
abyssische Tiefebene {sub} {f} deniz dibi derinliği
achterliche See {sub} {m} deniz dalgaları gemi yönünde
der Adlerfisch {sub} {m} deniz güzeli
die Adlerfische {sub} {pl} deniz güzelleri
der Adlerrochen {sub} {m} deniz kartalı
die Admiralitätskarte {sub} {f} deniz haritası
der Admiralstabsarzt {sub} {m} deniz kurmayı doktoru
die Akalaphen {sub} {pl} deniz ısırganları
die Aktinie {sub} {f} denizşakayığı
Aktivitäten zur See {sub} {pl} denizde aktiviteler
die Alge {sub} {f} deniz yosunu
die Algen {sub} {pl} deniz otları
die Algen {sub} {pl} deniz yosunları
am Meer denizde
an der See deniz kenarında
an der See deniz kıyısında
die Amphitrite {sub} {f} deniz tanrıçası
an der Küste deniz kıyısında
Anfang der Seereise {sub} {m} deniz seyahatinin başlangıcı
angeschwemmt werden denizden sahile vurmak
anlandig {adj} denizden karaya
anlandiger Wind {sub} {m} denizden karaya esen rüzgâr
ans Meer fahren {v} denize seyahat etmek
die Armmolche {sub} {f} denizkızı semendergiller
Artenvielfalt bei den Meereslebewesen {sub} {f} deniz canlılarında tür çeşitliliği
auf 400 m Seehöhe denizden 400 metre yükseklikte
auf dem Grunde des Meeres denizin dibinde
auf dem Meer denizde
auf dem Meere denizlerde
auf dem Meeresgrunde deniz dibinde
auf dem Seeweg deniz yoluyla
auf dem Seeweg befördert deniz yoluyla taşınmış
auf dem Seewege deniz yoluyla
auf die See denize
auf Gefahr des Überseehändlers deniz aşırı tüccarın sorumluluğunda
auf hoher See denizde
auf Meereshöhe deniz yüksekliğinde
auf der See denizde
auf See beschädigt [es wurde~] denizde hasar gördü
auf See hinausfahren {v} denize açılmak
auf See überfallen [er, sie, es ist~] denizde saldırıya uğradı
auf See überfallen werden {v} denizde saldırıya uğramak
die Bay {sub} {f} [Nordamerikanisches Binnenmeeer] Kuzey Amerika‚da deniz
befahrbare Meerenge {sub} {f} geçilebilir sığ deniz
das Binnenmeer {sub} {n} deniz
der Binnensee {sub} {m} deniz
böiges Wetter {sub} {n} fırtınalı deniz
das Rote Meer Kızıldeniz
das Schwarze Meer Karadeniz
die Deining {sub} {f} [Geographie] ölüdeniz
der alte Mann und das Meer [Roman] yaşlı ihtiyar ve deniz
das Felsenmeer {sub} {n} kayalık deniz
das Flachmeer {sub} {n} alçak deniz
freies Weltmeer {sub} {n} açık deniz
gelbes Meer {sub} {n} sarı deniz
geschlossenes Meer {sub} {n} deniz
geschlossenes Meer {sub} {n} kapalı deniz
die Hochsee {sub} {f} [Verkehr] açık deniz
hohe See {sub} {f} açık deniz
kabbelige See {sub} {f} düzensiz dalgalı deniz
meine Wenigkeit bendeniz
das Mittelmeer {sub} {n} Akdeniz
das Nebenmeer {sub} {n} deniz
neritisch {adj} sığdeniz
offene See {sub} {f} açık deniz
offener See {sub} {f} açık deniz
offenes Meer {sub} {n} açık deniz
offenes Meer {sub} {n} engin deniz
0.005s